اَلسَّفَنُ [es-sefen] (fethateynle) Pek sert deriye denir, keler derisi gibi. Ve nesne yonup yumuşatacak taşa yâhûd mutlakan nesne yonacak âlete denir, keser gibi. Ve şol törpü gibi sert balık yâ keler ve timsâh derisine denir ki okları yonduktan sonra onu sürüp nâ-hemvârlarını ve yonuk eserlerini giderip düz ve musaykal ederler.
اَلسَّفْنُ [es-sefn] (دَفْنٌ [defn] vezninde) Bir nesnenin kabuğunu soymak maʹnâsınadır; yukâlu: سَفَنَ الشَّيْءَ سَفْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَشَرَهُ [Ve] سَفِينَةٌ [sefînet] bundan me΄hûzdur. Ve yel yeryüzünü sıyırmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَفَنَتِ الرِّيحُ وَسَفِنَتْ سَفْنًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالرَّابِعِ إِذَا ذَهَبَتْ عَلَى وَجْهِ الْأَرْضِ
اَلسَّفَنُ [es-sefen] (fethateynle) Ağaç yonacak âlet.
اَلسَّفْنُ [es-sefn] (sîn’in fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Bir nesnenin kabın soymak; yukâlu: سَفَنْتُ الشَّيْءَ سَفْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَشَرْتَهُ Ve
سَفْنٌ [sefn] Yel toprağı yeryüzünden soymağa dahi derler; yukâlu: سَفَنَتِ الرِّيحُ التُّرَابَ عَنْ وَجْهِ الْأَرْضِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı