اَلطَّبَّاعُ [eṯ-ṯabbâʹ] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Kılıç yapana denir.
اَلطَّبْعُ [eṯ-ṯabʹ] (نَبْعٌ [nebʹ] vezninde) ve
اَلطَّبِيعَةُ [eṯ-ṯabîʹat] (سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) ve
اَلطِّبَاعُ [eṯ-ṯibâʹ] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) İnsânın mecbûl ve meftûr olduğu seciyyeye denir ki sirişt ve halîkasıdır; yukâlu: هُوَ كَرِيمُ الطَّبْعِ وَالطَّبِيعَةِ وَالطِّبَاعِ أَيِ السَّجِيَّةِ الَّتِي جُبِلَ عَلَيْهَا الْإِنْسَانُ Ve bunlar aslda masdarlardır. Ve baʹzılar طِبَاعٌ [ṯibâʹ]ı fark eylediler, yaʹnî طَبْعٌ [ṯabʹ] ve طَبِيعَةٌ [ṯabîʹat] maʹnâ-yı mezkûre olup ve طِبَاعٌ [ṯibâʹ] matʹam ve meşreb ve şiddet ve rehâ ve buhl ve sehâ misilli min-haysü’l-ʹâdet ev min-haysü’l-hilkat zâ΄il olmayıp sâbit ve müstakar olan hûy ve huluka denir, ikisine göre de خَتْمٌ [ḣatm] maʹnâsından me΄hûzdur.
اَلطَّبَّاعُ [eṯ-ṯabbâʹ] (ṯâ’nın fethi ve bâ’nın teşdîdiyle) İşleyen kimse.
اَلطِّبَاعُ [eṯ-ṯibâʹ] (ṯâ’nın kesriyle) Bi-maʹnâhu eyzan. Ve
طَبْعٌ [ṯabʹ] Mühr vurmağa dahi derler. Ve mühr hıfz için bir nesnenin üzerinde nakş etmektir, gerek balçık üzerine olsun gerek gayrısının üzerine olsun; tekûlu: طَبَعْتُ عَلَى الْكِتَابِ أَيْ خَتَمْتُ Ve
طَبْعٌ [ṯabʹ] Bir nesne işlemeğe dahi derler; tekûlu: طَبَعْتُ السَّيْفَ وَالدِّرْهَمَ إِذَا عَمِلْتَهُ وَطَبَعْتَ مِنَ الطِّينِ جَرَّةً
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı