اَلطُّحَنُ [eṯ-ṯuḩan] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) Bodur adama denir. Ve bir böcek adıdır. Ve لَيْثُ عِفِرِّينَ [leyšamp;u ʹifirrîn] dedikleri cânvere denir ki “ع،ف،ر” maʹnâsına beyân olundu.
اَلطِّحْنُ [eṯ-ṯiḩn] (ṯâ’nın kesriyle) Una denir, دَقِيقٌ [daḵîḵ] maʹnâsına; ve minhu’l-meselu: “أَسْمَعُ جَعْجَعَةً وَلَا أَرَى طِحْنًا” Yaʹnî “Değirmenin gürültüsünü işitiyorum ammâ ununu göremiyorum” demektir. Bir nesneyi vermeye vaʹd edip vermeyen kimse hakkında darb olunur.
اَلطَّحْنُ [eṯ-ṯaḩn] (ṯâ’nın fethi ve ḩâ-yı mühmelenin sükûnuyla) Un öğütmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَحَنَ الْبُرَّ طَحْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا جَعَلَهُ دَقِيقًا Ve yılan değirmi kıvrılmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَحَنَتِ الْأَفْعَى إِذَا اسْتَدَارَتْ
اَلطُّحَنُ [eṯ-ṯuḩan] (ṯâ’nın zammı ve ḩâ’nın fethiyle) Bir cânverdir.
اَلطِّحْنُ [eṯ-ṯiḩn] (ṯâ’nın kesri ve ḩâ’nın sükûnuyla) Un, dakîk maʹnâsına.
اَلطَّحْنُ [eṯ-ṯaḩn] (ṯâ’nın fethi ve ḩâ΄-i mühmelenin sükûnuyla) Un öğütmek; tekûlu: طَحَنَتِ الرَّحَى تَطْحَنُ وَطَحَنْتُ الْبُرَّ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve yılan değirmilenip gömeç olmağa dahi derler; yukâlu: طَحَنَتِ الْأَفْعَى إِذَا تَرَحَّتْ وَاسْتَدَارَتْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı