eṯ-ṯaḩil ~ اَلطَّحِلُ

Kamus-ı Muhit - الطحل maddesi

اَلطَّحِلُ [eṯ-ṯaḩil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Dalağı büyük adama denir. Ve bi’t-tabʹ dargın ve hışm-nâk adama denir; yukâlu: رَجُلٌ طَحِلٌ أَيْ غَضْبَانُ Ve dolu kaba denir; yukâlu: قَدْحٌ طَحِلٌ أَيْ مَلْآنُ Ve bu yosunlu suya denir; yukâlu: مَاءٌ طَحِلٌ أَيْ مُطَحْلَبٌ Ve siyâh bulanık suya denir.

اَلطَّحَلُ [eṯ-ṯaḩal] (fethateynle) Bir adamın dalağı büyük olmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَحِلَ الرَّجُلُ طَحَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَظُمَ طِحَالُهُ Ve çamur sebebiyle su fâsid olup kokmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَحِلَ الْمَاءُ إِذَا أَفْسَدَ وَأَنْتَنَ مِنْ حَمْأَةٍ Ve bir nesnenin levni أَطْحَلُ [aṯḩal] olmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَحِلَ الذِّئْبُ إِذَا كَانَ أَطْحَلَ

اَلطَّحْلُ [eṯ-ṯaḩl] (ṯâ’nın fethi ve ḩâ’nın sükûnuyla) Bir adam dalak ağrısına uğramak maʹnâsınadır; yukâlu: طُحِلَ فُلَانٌ عَلَى الْمَجْهُولِ طَحْلًا إِذَا شَكَا طِحَالَهُ Ve bir adamın dalağına vurmak yâ dokunmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَحَلَهُ طَحْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَصَابَ طِحَالَهُ Ve bunda ḩâ’nın fethiyle de zebân-zededir, harf-i halk olduğu için. Ve doldurmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَحَلَ الْإِنَاءَ إِذَا مَلَأَهُ

Vankulu Lugatı - الطحل maddesi

اَلطَّحَلُ [eṯ-ṯaḩal] (fethateynle) Bir kimsenin dalağı ağrımak; yukâlu: طَحِلَ يَطْحَلُ طَحَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَكَى طِحَالَهُ Ve su fâsid olmağa dahi derler; yukâlu: طَحِلَ الْمَاءُ إِذَا أَفْسَدَ وَتَغَيَّرَتْ رَائِحَتُهُ Ve طَهْلٌ [ṯahl] dahi derler, hâ’yla zikr olunan maʹnâya.

اَلطَّحْلُ [eṯ-ṯaḩl] (ṯâ’nın fethi ve ḩâ’nın sükûnuyla) Dalağa vurmak; yukâlu: طَحَلْتُهُ إِذَا أَصَبْتَ طِحَالَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı