اَلطَّنَبُ [eṯ-ṯaneb] (fethateynle) Mızrak eğri olmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَنِبَ الرُّمْحُ طَنَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اعْوَجَّ Ve atın ayakları uzun olarak sölpük olmak maʹnâsınadır. Kezâlik atın beli uzun olmak maʹnâsınadır ki cündîler beyninde ʹuyûbdandır; yukâlu: طَنِبَ الْفَرَسُ طَنَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ أَيْضًا إِذَا طَالَ ظَهْرُهُ
اَلطُّنُبُ [eṯ-ṯunub] (ṯâ’nın ve nûn’un zammıyla) Çadır ipine denir, çadırın serâ-perdelerini bend ettikleri uzun ipten ʹibârettir; ʹalâ-kavlin çadırın kazığına geçirip bağladıkları ipten ʹibârettir. Cemʹi أَطْنَابٌ [aṯnâb] ve طِنَبَةٌ [ṯinebet] gelir, عِنَبَةٌ [ʹinebet] vezninde; yukâlu: شَدَّ الْبَيْتَ بِالطُّنُبِ وَهُوَ حَبْلٌ طَوِيلٌ يُشَدُّ بِهِ سُرَادِقُ الْبَيْتِ أَوِ الْوَتِدُ Burada أَوِ الْوَتِدُ kavli سُرَادِقُ üzere maʹtûftur.
اَلطَّنَبُ [eṯ-ṯaneb] (fethateynle) Sünüde olan eğriliktir.
اَلطُّنُبُ [eṯ-ṯunub] (zammeteynle) Çadır ipi. Ve ağaç köküne dahi derler, عِرْقُ شَجَرٍ maʹnâsına. Ve bedende olan sinire dahi طُنُبٌ [ṯunub] derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı