اَلظُّهْرَانُ [eż-żuhrân] (żâ’nın zammıyla ve hâ’nın sükûnuyla) بُطْنَانٌ [buṯnân]ın mukâbilidir. Ve بُطْنَانٌ [buṯnân] bâ’nın zammıyla yeleğin uzun cânibine derler; yukâlu: رِشْ سَهْمَكَ بِظُهْرَانٍ وَلَا تَرِشْهُ بِبُطْنَانٍ Ve
ظُهْرَانٌ [żuhrân] ظَهْرٌ [żahr]ın cemʹidir, بُطْنَانٌ [buṯnân] بَطْنٌ [baṯn]ın cemʹi olduğu gibi ve فَعْلٌ [faʹl]ın cemʹi فُعْلَانٌ [fuʹlân] gelir,عَبْدٌ [ʹabd]la عُبْدَانٌ [ʹubdân] gibi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı