الظَّمْءُ [eż-żam΄] (żâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) ve
الظَّمَأُ [eż-żame΄] (fethateynle) ve
الظَّمَاءُ [eż-żamâ΄] (سَلاَمٌ [selâm] vezninde) ve
الظَّمْأَةٌ [eż-żam΄et] (رَحْمَةٌ [raḩmet] vezninde) Susamak, ʹalâ-kavlin pek susamak maʹnâsınadır; yukâlu: ظَمِئَ الرَّجُلُ ظَمْئًا وَظَمَئًا وَظَمَاءً وَظَمْأَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا عَطِشَ أَوْ أَشَدُّ الْعَطَشِ Ve bir nesneye müştâk ve ârzû-mend olmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: ظَمِئَ إِلَيْهِ أَي اِشْتَاقَ
اَلظَّمَأُ [eż-żame΄] (fethateynle) Susamak; yukâlu: ظَمِئَ ظَمَأً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ أَيْ عَطِشَ Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿لَا يُصِيبُهُمْ ظَمَأٌ﴾ (التوبة 120) Ve iştiyâk maʹnâsına da gelir; yukâlu: ظَمِئْتُ إِلَى لِقَاءِكَ أَيِ اشْتَقْتُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı