اَلْكُسْبُ [el-kusb] (kâf’ın zammı ve sîn’in sükûnuyla) Yağ sıkıntısına denir ki yağın geri kalan posasıdır, ekserî şırlığan posasında müstaʹmeldir.
اَلْكَسْبُ [el-kesb] (kâf’ın fethi ve sîn’in sükûnuyla) ve
اَلْكِسْبُ [el-kisb] (kâf’ın kesriyle) Kazanca dürüşmek maʹnâsınadır ki murâd saʹy ve ʹamel ile kazanç eylemektir, kitâbetle akçe kazanmak gibi; yukâlu: كَسَبَ الرِّزْقَ كَسْبًا وَكِسْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا طَلَبَهُ Niteki إِكْتِسَابٌ [iktisâb] dahi bu maʹnâyadır. ʹAlâ-kavlinكَسْبٌ [kesb] ʹamel ve zahmetsiz kazanmak ve إِكْتِسَابٌ [iktisâb] emek çekip saʹy ve ictihâd ile kazanmaktır; yukâlu: كَسَبَ الرَّجُلُ الْمَالَ إِذَا أَصَابَهُ ve yukâlu: اِكْتَسَبَ إِذَا تَصَرَّفَ وَاجْتَهَدَ
اَلْكُسْبُ [el-kusb] (kâf’ın zammı ve sîn’in sükûnuyla) Yağın sıkıldıktan sonra kalan kepeği ki ona küspe derler.
اَلْكَسْبُ [el-kesb] (kâf’ın fethi ve sîn’in sükûnuyla) Rızk taleb etmekç كَسْبٌ [kesb]in asl maʹnâsı cemʹdir; tekûlu minhu: كَسَبْتُ شَيْئًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve كَسْبٌ [kesb] kesb ettirmek maʹnâsına da gelir; tekûlu: كَسَبْتُ أَهْلِي خَيْرًا وَكَسَبْتُ الرَّجُلَ مَالًا فَكَسَبَهُ Yaʹnî “Ehlime hayr ve recüle mâl kesb ettirdim.” Ve bu فَعَلْتُ فَفَعَلَ tarîki üzere gelen fiʹllerdendir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı