el-lemʹat ~ اَللَّمْعَةُ

Kamus-ı Muhit - اللمعة maddesi

اَللُّمْعَةُ [el-lumʹat] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) Şol ot parçasına denir ki sararıp kurumağa yüz tutmuş ola; cemʹi لِمَاعٌ [limâʹ] gelir, كِتَابٌ [kitâb] vezninde; yukâlu: أَصَابَ لُمْعَةً مِنَ الْكَلَإِ أَيْ قِطْعَةً مِنْهُ أَخَذَتْ فِي الْيُبْسِ Ve cemâʹat-i insânîye ıtlâk olunur; yukâlu: جَاءَتْ لُمْعَةٌ مِنَ النَّاسِ أَيْ جَمَاعَةٌ Ve ʹörf-i şerʹde bedende âbdestte yâhûd guslde su dokunmayıp kuru kalan yerceğize ıtlâk olunur; yukâlu: بِهِ لُمْعَةٌ لَمْ يُصِبْهَا الْوَضُوءُ أَيْ مَوْضِعٌ Ve sedd-i ramak edecek kadar dirliğe ıtlâk olunur; yukâlu: مَعَهُ لُمْعَةٌ مِنَ الْعَيْشِ أَيْ بُلْغَةٌ Ve

لُمْعَةُ الْجَسَدِ [lumʹatu’l-cesed] Bedenin beşeresinin parıldamasından ʹibârettir.

Vankulu Lugatı - اللمعة maddesi

اَللَّمْعَةُ [el-lemʹat] (lâm’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Bir kıtʹa ot ki kurumağa karîb ola. İbnu’s-Sikkît eyitti: Kaçan kurumağa karîb olsa لَمْعَةٌ قَدْ أَحَشَّتْ derler. Ve خَلَى [ḣalâ] nâm ota dahi لَمْعَةٌ demezler, tâ ağarmağa başlamadıkça.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı