اَلْمُحَسَّرُ [el-muḩasser] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Îzâ ve tahkîr ve tezlîl olunmuş kimseye denir ki hasret ve telehhüfe mahmûldür; yukâlu: رَجُلٌ مُحَسَّرٌ أَيْ مُؤْذًى مُحَقَّرٌ
اَلْمَحْسِرُ [el-maḩsir] (مَجْلِسٌ [meclis] vezninde ve مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde lügattır ki bâb-ı evveldendir) Bir adamın halka haber verip vasf edecek sıfat ve tavr ve kirdârına ıtlâk olunur ki bi’l-fiʹl mer΄î olmaz; مَنْظَرٌ [manżar] muḵâbilidir; yukâlu: فُلاَنٌ مَلِيحُ الْمَنْظَرِ وَكَرِيمُ الْمَحْسَرِ أَيْ الْمَخْبَرِ Ve insânın yüzüne ıtlâk olunur; yukâlu: حَسَنُ الْمَحْسَرِ أَيِ الْوَجْهِ Ve hûy ve tabîʹate ıtlâk olunur.
اَلْمُحَسَّرُ [el-muḩasser] (mîm’in zammı ve sîn’in fethi ve teşdîdiyle) Îzâ olunan kimse; yukâlu: رَجُلٌ مُحَسَّرٌ أَيْ مُؤْذًى Ve fi’l-hadîsi: “أَصْحَابُهُ مُحَسَّرُونَ” أَيْ مُحَقَّرُونَ
اَلْمَحْسِرُ [el-maḩsir] (mîm’in fethi ve sîn’in kesriyle) Gözle görülmeyen evsâf, مَخْبَرٌ [maḣber] maʹnâsına; yukâlu: فُلَانٌ كَرِيمُ الْمَحْسِرِ أَيْ كَرِيمُ الْمَخْبَرِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı