اَلنَّتَرُ [en-neter] (fethateynle) Bir nesne bi’l-külliyye fâsid ve tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَتِرَ الشَّيْءُ نَتَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا فَسَدَ وَضَاعَ
اَلنَّتْرُ [en-netr] (nûn’un fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi pek zor ve zahmetle çekmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَتَرَ الشَّيْءَ نَتْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا جَذَبَهُ بِجَفَاءٍ وَقُوَّةٍ Ve sevbi parmaklar ile yâhûd dişler ile yırtmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَتَرَ الثَّوْبَ إِذَا شَقَّهُ بِالْأَصَابِعِ أَوِ الْأَضْرَاسِ Ve yayı zor ve şiddetle kurup çekmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَتَرَ الْقَوْسَ إِذَا نَزَعَهَا Ve zaʹf ve vehn maʹnâsınadır; yukâlu: فِيهِ نَتْرٌ أَيْ ضَعْفٌ وَوَهْنٌ Ve mızrağı gereği gibi sançmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَتَرَهُ الرُّمْحَ إِذَا طَعَنَهُ مُبَالِغًا Ve galîz sözler söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَتَرَ الْكَلاَمَ إِذَا غَلَّظَ فِيهِ وَشَدَّدَ Ve bir nesneyi uğurlayın kapmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَتَرَهُ إِذَا خَلَسَهُ Ve ʹunf ve teşdîd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَابَلَهُ بِنَتْرٍ أَيْ بِعُنْفٍ
اَلنَّتَرُ [en-neter] (fethateynle) Fâsid olup zâyiʹ olmak.
اَلنَّتْرُ [en-netr] (nûn’un fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Muhkem çekmek. Ve fi’l-hadîsi: “فَلْيَنْتُرْ ذَكَرَهُ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ” يَعْنِي بَعْدَ الْبَوْلِ وَالطَّعْنُ النَّتْرُ مِثْلُ الْخَلْسِ Yaʹnî taʹn-ı نَتْرٌ [netr] odur ki hem dürte ve hem yerinden kaldıra.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı