اَلنَّخَرُ [en-neḣar] (fethateynle) Kemik çürüyüp ufanmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَخِرَ الْعَظْمُ نَخَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا بَلِيَ وَتَفَتَّتَ
اَلنَّخْرُ [en-naḣr] (فَخْرٌ [faḣr] vezninde) Nâka sağdırmağa râm olmak için burnuna el sokup ovuşturmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَخَرَ النَّاقَةَ نَخْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَدْخَلَ يَدَهُ فِي مُنْخُرِهَا وَدَلَكَهُ لِتَدِرَّ
اَلنَّخِرُ [en-neḣir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلنَّاخِرُ [en-nâḣir] Çürüyüp ufanmış kemiğe denir. ʹAlâ-kavlin نُخْرَةٌ [nuḣret] çürümüş kemiklere ve نَاخِرَةٌ [nâḣiret] mücevvef olup iki tarafında deliği olan yâhûd göz göz deliklenmiş kemiklere denir. İkisi dahi çürümüş olup lâkin نُخْرَةٌ [nuḣret]te نُخْرَةٌ [nuḣret]-i rîhle savrulur olduğu ve نَاخِرَةٌ [nâḣiret]te çürüklükten câ-be-câ delinmekle savt-ı rîh mürûru mülâhazasına mebnî; yukâlu: عَظْمٌ نَخِرٌ وَنَاخِرٌ وَعِظَامٌ نَخِرَةٌ وَنَاخِرَةٌ أَيْ بَالِيَةٌ مُتَفَتِّتَةٌ أَوِ النُّخْرَةُ اَلْبَالِيَةُ وَالنَّاخِرَةُ الْمُجَوَّفَةُ الَّتِي فِيهَا ثُقْبَةٌ Ve
نَاخِرٌ [nâḣir] Ekti domuza denir; خِنْزِيرٌ ضَارِي maʹnâsına. Cemʹi نُخُرٌ [nuḣur]dur zammeteynle. Ve kimse maʹnâsına istiʹmâl olunur, savt münâsebetiyle; yukâlu: مَا بِالدَّارِ نَاخِرٌ أَيْ أَحَدٌ Ve bu nefy makâmına mahsûstur.
اَلنَّخَرُ [en-neḣar] (fethateynle) Bir nesne çürüyüp dağılmak; yukâlu: نَخِرَ الشَّيْءُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا بَلِيَ وَتَفَتَّتَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı