اَلْهُدُورُ [el-hudûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) هَدِيرٌ [hedîr] gibi nebât gereği gibi uzayıp ve çoğalıp kemâlini bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَدَرَ الْعُشْبُ هَدِيرًا وَهُدُورًا إِذَا طَالَ جِدًّا وَكَثُرَ وَتَمَّ Ve darbe sebebiyle bir adamın akciğeri yerinden oynayıp düşmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ضَرَبَهُ فَهَدَرَتْ رِئَتُهُ هُدُورًا أَيْ سَقَطَتْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı