el-veḵaʹat ~ اَلْوَقَعَةُ

Kamus-ı Muhit - الوقعة maddesi

اَلْوِقْعَةُ [el-viḵʹat] (vâv’ın kesriyle) Binâ-yı nevʹdir, kuşun bir gûne konuşuna denir; yukâlu: إِنَّهُ لَحَسَنُ الْوِقْعَةِ

اَلْوَقْعَةُ [el-vaḵʹat] (vâv’ın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Binâ-yı merredir, cenkte iki taraf birbirine merreten baʹde uhrâ savaşıp çarpışmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَقَعَتْ بَيْنَهُمْ وَقْعَةٌ عَظِيمَةٌ أَيْ صَدْمَةٌ بِالْحَرْبِ بَعْدَ صَدْمَةٍ Ve bir nesneyi bir defʹada yere düşürmeğe denir ki ismdir; ve minhu yukâlu: فُلاَنٌ يَأْكُلُ الْوَجْبَةَ وَيَتَبَرَّزُ الْوَقْعَةَ أَيْ يَأْكُلُ مَرَّةً وَيَتَغَوَّطُ مَرَّةً

Vankulu Lugatı - الوقعة maddesi

اَلْوَقَعَةُ [el-veḵaʹat] (kezâlik fethateynle) Vâhidi. Ve

وَقْعٌ [vaḵʹ] Ayak yürümekten mecrûh olup taşırgamağa dahi derler; yukâlu: وَقِعَ الرَّجُلُ يَوْقَعُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَكَىَ لَحْمَ قَدَمِهِ مِنْ غِلَظِ الْأَرْضِ وَالْحِجَارَةِ

اَلْوِقْعَةُ [el-viḵʹat] (vâv’ın kesri ve ḵâf’ın sükûnuyla) Kuşun bir cins konması; yukâlu: إِنَّهُ لَحَسَنُ الْوِقْعَةِ

اَلْوَقْعَةُ [el-vaḵʹat] (vâv’ın fethi ve ḵâf’ın zammı ile) Uğraş hâlinde birbiriyle tokuşmak.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı