دَرَاكِ [derâki] (قَطَامِ [ḵaṯâmi] vezninde) Fiʹl-i emrdir, yetiş maʹnâsına; tekûlu: دَرَاكِ بِمَعْنَى أَدْرِكْ
اَلدِّرَاكُ [ed-dirâk] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet]ten masdardır, at ardına düştüğü vahşînin ardından yetişmek maʹnâsınadır; yukâlu: دَارَكَ الْفَرَسُ الْوَحْشَ دِرَاكًا إِذَا لَحِقَهُVe bir nesneyi birbirinin ardınca kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: دَارَكَ الشَّيْءَ إِذَا اتَّبَعَ بَعْضَهُ عَلَى بَعْضٍVe
دِرَاكٌ [Dirâk] Bir kelbin adıdır.
اَلدَّرَّاكُ [ed-derrâk] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) ve
اَلْمُدْرِكُ [el-mudrik] ve
اَلْمُدْرِكَةُ [el-mudriket] (ism-i fâʹil bünyeleriyle) Serîʹü’l-idrâk olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ دَرَّاكٌ وَمُدْرِكٌ وَمُدْرِكَةٌ أَيْ سَرِيعُ الْإِدْرَاكِ Ve
دَرَّاكٌ [Derrâk] Bir recül ismidir.
دَرَاكِ [derâki] (dâl’ın fethi vekâf’ın kesri üzere binâsı ile) Fiʹl-i emrin ismidir, أَدْرِكْ maʹnâsına; kâf meksûr oldu, zîrâ hakkı sâkin olmaktı emr için.
اَلدِّرَاكُ [ed-dirâk] (dâl’ın kesriyle) Birbiri ardınca mütevâliyen çağırmak; yukâlu: دَارَكَ الرَّجُلُ صَوْتَهُ إِذَا تَابَعَهُ Ve
دِرَاكٌ [dirâk] Bir kelbin dahi ismidir. Ve duʹâ-i ʹaleyhde لَا بَارَكَ اللهُ وَلَا تَارَكَ وَلَا دَارَكَ derler, mecmûʹu bir maʹnâyadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı