اَلسَّحْقُ [es-saḩḵ] (sîn’in fethi ve ḩâ-yı mühmelenin sükûnuyla) Bir nesneyi ezmek, ʹalâ-kavlin dövüp yumuşatmak yâhûd sehlce ezip yumuşatmak maʹnâsınadır ki sürtmekle yumuşatmak gibi, niteki ʹattârlar, havanda ve taşta ederler, laʹl ve zincefre ezmek gibi yukâlu: سَحَقَ الشَّيْءَ سَحْقًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا سَهَكَهُ أَوْ دَقَّهُ أَوْ دُونَ الدَّقِّ Ve yel şiddet üzere esmekle yerin âsâr ve nişânlarını mahv eylemek, ʹalâ-kavlin toprağı سَحْقٌ [saḩḵ] eder gibi uğrayıp geçmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: سَحَقَتِ الرِّيحُ الْأَرْضَ إِذَا عَفَّتْ آثَارَهَا أَوْ مَرَّتْ كَأَنَّهَا تَسْحَقُ التُّرَابَ Ve libâsı eskitmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: سَحَقَ الثَّوْبَ إِذَا أَبْلاَهُ Ve bir katı nesneyi yumuşatmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَحَقَ الشَّيْءَ الشَّدِيدَ إِذَا لَيَّنَهُ Ve kehle öldürmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: سَحَقَ الْقَمْلَةَ إِذَا قَتَلَهَا Ve baş tırâş eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: سَحَقَ رَأْسَهُ إِذَا حَلَقَهُ Ve göz yaşını tamâmen akıtıp bitirmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَحَقَتِ الْعَيْنُ دَمْعَهَا إِذَا أَنْفَدْتَهُ Ve dâbbe pek yelmek, ʹalâ-kavlin seğirtmekten aşağı yürümektir; yukarı vech üzere yelmek maʹnâsınadır, ling yürümek taʹbîr olunur; yukâlu: سَحَقَتِ الدَّابَّةُ إِذَا عَدَتْ شَدِيدًا أَوْ فَوْقَ الْمَشْيِ دُونَ الْحُضْرِ Ve
سَحْقٌ [saḩḵ] Eski sevbe ıtlâk olunur; مَسْحُوقٌ [mesḩûḵ] maʹnâsına; yukâlu: ثَوْبٌ سَحْقٌ أَيْ بَالٍ Ve yufkaca buluta denir; yukâlu: سَحَابٌ سَحْقٌ أَيْ رَقِيقٌ
اَلسُّحْقُ [es-suḩḵ] (sîn’in zammı ve ḩâ’nın sükûnuyla) Irak olmak maʹnâsınadır. Ve سُحُقٌ [suḩuḵ] dahi câ΄izdir zammeteynle,عُسْرٌ [ʹusr]le عُسُرٌ [ʹusur] gibi; yukâlu: سَحُقَ الشَّيْءُ مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ Ve
سُحْقٌ [suḩḵ] Uzun olan hurmâ ağaçlarına dahi derler; سَحُوقٌ [seḩûḵ]un cemʹidir, ʹalâ-mâ se-yecî΄u.
اَلسَّحْقُ [es-saḩḵ] (sîn’in fethi ve ḩâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi yumuşatmak; yukâlu: سَحَقْتُ الشَّيْءَ Ve
سَحْقٌ [saḩḵ] Eski beze dahi derler. Ve
سَحْقٌ [saḩḵ] Seğirtmeden aşağı ve yürümeden yukarı olan yelmeye dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı