kûr ~ كُورٌ

Kamus-ı Muhit - كور maddesi

اَلْكَوْرُ [el-kevr] (ثَوْرٌ [šamp;evr] vezninde) Deve kısmından ʹazîm sürüye denir, ʹalâ-kavlin yüz elli yâhûd iki yüz dahi ziyâdeye denir. Ve sığır sürüsüne denir. Cemʹi أَكْوَارٌ [ekvâr] gelir. Ve

كَوْرٌ [kevr] Ziyâde maʹnâsınadır; كَوْرٌ [kevr]-i ʹimâmeden me΄hûzdur; ve minhu’l-hadîsu: ḣكَانَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ يَتَعَوَّذُ مِنَ الْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْرِḢ أَيْ مِنَ النُّقْصَانِ بَعْدَ الزِّيَادَةِ Ve başa sarık sarmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَارَ الْعِمَامَةَ عَلَى رَأْسِهِ يَكُورُ كَوْرًا إِذَا لاَثَهَا وَأَدَارَهَا عَلَيْهِ Ve sarığın her dolamına ve her kolanına da كَوْرٌ [kevr] ıtlâk olunur, مَكُورٌ [mekûr] maʹnâsına; yukâlu: هَذِهِ الْعِمَامَةُ عِشْرُونً كَوْرًا Ve

كَوْرٌ [Kevr] Belḩârišamp; bilâdında bir cebel adıdır. Ve Yemâme’de ve Necrân kazâsında birer arzın ismidir. Ve

كَوْرٌ [kevr] Tabîʹat ve cibillet maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: لَهُ كَوْرٌ كَرِيمٌ أَيْ طَبِيعَةٌ Ve yer kazmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَارَ الْأَرْضَ كَوْرًا إِذَا حَفَرَهَا Ve sürʹat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَارَ الرَّجُلُ إِذَا أَسْرَعَ Ve كَارَةٌ [kâret] götürmek maʹnâsınadır; ke-mâ se-yuzkeru; yukâlu: كَارَ الْحَمَّالُ إِذَا حَمَلَ الْكَارَةَ

Vankulu Lugatı - كور maddesi

اَلْكِيرَانُ [el-kîrân] (kâf’ın kesriyle ve meddiyle) Cemʹi. Ve

كُورٌ [kûr] Demîrci ocağına dahi derler, balçıktan yapılmış olsa. Ve

كُورٌ [kûr] Arı kovanına dahi derler.

اَلْكَوْرُ [el-kevr] (kâf’ın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Dülbend sarmak; yukâlu: كَارَ الْعِمَامَةَ عَلَى رَأْسِهِ يَكُورُهَا كَوْرًا إِذَا لَاثَهَا Ve لَوْثٌ [levšamp;] šamp;â-i müsellese ile dülbend sarmak maʹnâsınadır,dülbendin her bir devrine كَوْرٌ [kevr] derler. Ve

كَوْرٌ [kevr] Noksâna dahi derler; ve minhu kavluhum: “نَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الْكَوْرِ بَعْدَ الْحَوْرِ” أَيْ مِنَ النُّقْصَانِ بَعْدَ الزِّيَادَةِ Ve

كَوْرٌ [kevr] Deve sürüsünden cemâʹat-i kesîreye dahi derler; yukâlu: عَلَى فُلَانٍ كَوْرٌ مِنَ الْإِبِلِ Ve baʹzı eşʹârda sığır sürüsüne dahi ıtlâk olunmuştur. Ve

كَوْرٌ [kevr] Sürʹat maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: كَارَ الرَّجُلُ إِذَا أَسْرَعَ فِي مَشْيِهِ Ve bu İbn Dureyd rivâyeti üzeredir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı