اَلْمَذْلُ [el-mežl] (عَزْلٌ [ʹazl] vezninde) ve
اَلْمَذَالُ [el-mežâl] (مَقَالٌ [meḵâl] vezninde) Bir adam râzını hıfz ve ketm edemeyip ifşâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَذَلَ فُلَانٌ بِسِرِّهِ وَمَذِلَ وَمَذُلَ مَذْلًا وَمَذَالًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ [وَالرَّابِعِ] وَالْخَامِسِ إِذَا أَفْشَاهُ Bâbeyn-i ahîreynde tabîʹî olur. Ve bezl ve semâhat eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَذِلَتْ نَفْسُهُ بِالشَّيْءِ وَمَذُلَتْ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالْخَامِسِ إِذَا سَمَحَتْ Ve bir ʹuzv uyuşmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَذِلَتْ رِجْلُهُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا خَدِرَتْ Ve
مَذْلٌ [mežl] Vasf olur, pek bâzil ve sehî adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ مَذْلُ النَّفْسِ وَمَذْلُ الْيَدِ أَيْ سَمْحٌ
اَلْمَذَلُ [el-mežel] (žâl-ı muʹceme ile عَمَلٌ [ʹamel] vezninde) Bir ʹârıza sebebiyle teng-dil ve muztarib ve bî-karâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَذِلَ الرَّجُلُ مَذَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ضَجِرَ وَقَلِقَ Ve
مَذَلٌ [mežel] Uyuşukluğa ve süstlüğe denir; yukâlu: أَخَذَهُ الْمَذَلُ أَيِ الْفَتْرَةُ وَالْخَدَرُ
اَلْمَذِلُ [el-mežil] (mîm’in fethi ve žâl-ı muʹcemenin kesriyle) Kendi katında olan nesneyi bezl eden kimse, gerek mâl olsun gerek sırr olsun. Ve
مَذِلٌ [mežil] Nefsini zabt edemeyen kimseye de derler.
اَلْمَذْلُ [el-mežl] (mîm’in fethi ve žâl’ın sükûnuyla) İfşâ-yı sırrda muztarib ve mutadaccir olmak; tekûlu: مَذَلْتُ بِسِرٍّ أَمْذُلُ مَذْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا قَلِقْتَ وَضَجِرْتَ حَتَّى أَفْشَيْتَهُ Ve
اَلْمَذَلُ [el-mežel] (fethateynle) Bi-maʹnâhu; tekûlu: مَذِلْتُ بِسِرِّي مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve bir kimsenin sözünde ıztırâb çekmeğe dahi derler; tekûlu: مَذِلْتُ مِنْ كَلَامِهِ إِذَا قَلِقْتَ Ve ayak uyuşmağa dahi derler; tekûlu: مَذِلَتْ رِجْلِي مَذْلًا إِذَا خَدِرَتْ Ve
مَذَلٌ [mežel] Fütûra dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı