nezel ~ نَزَلٌ

Kamus-ı Muhit - نزل maddesi

اَلنَّزَلُ [en-nezel] (fethateynle) Bu dahi ekilmiş ekinin bereketliliğine ve onatlığına denir; yukâlu: زَرْعٌ ذُو نَزَلٍ أَيْ رَيْعٍ وَنَمَاءٍ Ve masdar olur, ekin pek onup bitmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَزِلَ الزَّرْعُ نَزَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا رَاعَ وَنَمَى Ve

نَزَلٌ [nezel] Yağmura ıtlâk olunur; yukâlu: سَحَابٌ ذُو نَزَلٍ أَيْ مَطَرِ

Vankulu Lugatı - نزل maddesi

اَلنَّزِلُ [en-nezil] (nûn’un fethi ve zâ’nın kesriyle) Yağan yağmuru içmeyen yer; yukâlu: أَرْضٌ نَزِلَةٌ وَمَكَانٌ نَزِلٌ إِذَا كَانَ بَيِّنَ النَّزَالَةِ وَيُقَالُ نَزِلَ الْمَكَانُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

نَزِلٌ [nezil] Sık olan hatta dahi derler; yukâlu: خَطٌّ نَزِلٌ أَيْ مُجْتَمِعٌ

اَلْأَنْزَالُ [el-enzâl] (hemzenin fethiyle) Cemʹi, نُزُلٌ [nuzul]ler maʹnâsına. Ve

نُزُلٌ [nuzul] رَيْعٌ [reyʹ] maʹnâsına dahi gelir ki رَيْعٌ [reyʹ] ziyâdelik ve fâ΄ideli olmak maʹnâsınadır. Ve

نُزُلٌ [nuzul] kavm birbiri üzerine konmağa dahi derler. Kâlallâhu taʹâlâ: ﴿لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًا﴾ (الكهف، 107) ve yukâlu. مَا وَجَدْنَا عِنْدَكُمْ نُزُلًا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı