اَلْأَكْشَفُ [el-ekşef] Vasf-ı mezkûre üzere olan kimseye denir; yukâlu: غُلاَمٌ أَكْشَفُ إِذَا كَانَ بِهِ كَشَفٌ أَيِ انْقِلَابٌ مِنْ قُصَاصِ نَاصِيَتِهِ كَأَنَّهَا دَائِرَةٌ Ve şol ata denir ki kuyruk sokumu buruk ve kıvrık ola; yukâlu: فَرَسٌ أَكْشَفُ إِذَا كَانَ فِي عَسَبِ ذَنَبِهِ الْتِوَاءٌ Ve hîn-i muhârebe kalkansız olan adama ıtlâk olunur. Ve uğraşta pâyidâr olmayıp hemân münhezim ve rû-gerdân olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ أَكْشَفُ أَيْ لاَ تُرْسَ مَعَهُ فِي الْحَرْبِ وَكَذَا يَنْهَزِمُ فِي الْحَرْبِ Ve muhârebede başında migferi olmayana denir; yukâlu: مُحَارِبٌ أَكْشَفُ أَيْ لاَ بَيْضَةَ عَلَى رَأْسِهِ
اَلْأَكْشَفُ [el-ekşef] (hemzenin ve şîn’in fethiyle) Zikr olunan sıfat üzere olan kimse. Ve
أَكْشَفُ [ekşef] Şol kimseye dahi derler ki hîn-i muhârebede kalkanı olmaya.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı