اَلْأَنْهَارُ [el-enhâr] (hemzenin fethiyle) Cemʹi. Kâlallâhu taʹalâ: ﴿فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ﴾ (القمر 54) أَيْ أَنْهَارٍ Ve bunun vechi budur ki gâh olur vâhid zikr olunup cemʹ murâd olur; ke-mâ kâlallâhu taʹâlâ: ﴿وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ﴾ (القمر 45) Ve ke-mâ yukâlu: فِي ضِيَاءٍ وَسَعَةٍ Ve
نَهْرٌ [nehr] Menʹ etmeğe de derler; yukâlu: نَهَرَهُ إِذَا مَنَعَهُ Ve
نَهْرٌ [nehr] Hark kazmağa dahi derler; tekûlu: نَهَرْتُ النَّهْرَ إِذَا حَفَرْتَهُ Ve
نَهْرٌ [nehr] Su yeri yarıp dere kılmağa da derler; yukâlu: نَهَرَ الْمَاءُ إِذَا جَرَى فِي الْأَرْضِ وَجَعَلَ لِنَفْسِهِ نَهْرًا Ve mutlakan akmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: نَهَرَ الشَّيْءُ إِذَا جَرَى
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı