اَلتَّطَايُرُ [et-teṯâyur] (تَفَاعُلٌ [tefâʹul] vezninde) Perâkende ve perîşân olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَطَايَرَ الشَّيْءُ إِذَا تَفَرَّقَ Ve uzamak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَطَايَرَ الشَّيْءُ إِذَا طَالَ Ve bulut havânın her tarafına yayılıp ʹâmm ve şâmil olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَطَايَرَ السَّحَابُ فِي السَّمَاءِ إِذَا عَمَّهَا
اَلتَّطَايُرُ [et-teṯâyur] (ṯâ’nın fethi ve yâ’nın zammıyla) Dağılmak, teferruk maʹnâsına; yukâlu: تَطَايَرَ الشَّيْءُ إِذَا تَفَرَّقَ Ve
تَطَايُرٌ [teṯâyur] Uzamağa dahi derler; yukâlu: تَطَايَرَ الشَّيْءُ إِذَا طَالَ Ve fi’l-hadîsi: “خُذْ مَا تَطَايَرَ مِنْ شَعْرِكَ”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı