اَلتَّطْنِيبُ [et-taṯnîb] (تَفْعِيلٌ [tefʹîl] vezninde) Çadırı ipleriyle çekip bağlamak maʹnâsınadır ki murâd çadırı kurmaktır; yukâlu: طَنَّبَ الْبَيْتَ تَطْنِيبًا إِذَا مَدَّهُ بِأَطْنَابِهِ وَشَدَّهُ Ve kurt ürümek maʹnâsınadır; yukâlu: طَنَّبَ الذِّئْبُ إِذَا عَوَى Ve ikâmet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: طَنَّبَ بِالْمَكَانِ إِذَا أَقَامَ Ve تَطْبِيبٌ [taṯbîb] maʹnâsınadır ki tulumu ʹamûda asıp çalkamakla süt çıkarmaktan ʹibârettir; yukâlu: طَنَّبَ السِّقَاءَ إِذَا طَبَّبَهُ
اَلتَّطْنِيبُ [et-taṯnîb] (tâ’nın fethi ve ṯâ’nın sükûnuyla ve nûn’un kesriyle) Bir yerde ikâmet etmek; yukâlu: طَنَّبَ بِالْمَكَانِ إِذَا أَقَامَ بِهِ Ve atın arkası uzun olmak; yukâlu: طَنَّبَ الْفَرَسُ أَيْ طَالَ مَتْنُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı