اَلتَّطَلُّعُ [et-teṯalluʹ] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Bir şey΄e tekellüfle vâkıf olmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَطَلَّعَهُ إِذَا عَلِمَهُ Ve bir nesneye muntazır olup gözetmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَطَلَّعَ إِلَى وُرُودِهِ إِذَا اسْتَشْرَفَ Ve salını salını yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: تَطَلَّعَ فِي مَشْيِهِ إِذَا زَافَ Ve ölçek dolmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَطَلَّعَ الْمِكْيَالُ إِذَا امْتَلَأَ Ve bir adamın kelâmının nakîsasını araştırıp harf-gîrlikle dahl ve iʹtirâz eylemek maʹnâsınadır; yekûlûne: عَافَى اللهُ رَجُلاً لَمْ يَتَطَلَّعْ فِي فَمِكَ أَيْ لَمْ يَتَعَقَّبْ كَلاَمَكَ
اَلتَّطَلُّعُ [et-teṯalluʹ] (fethateynle ve lâm’ın zammı ve teşdîdiyle) Bir nesneye muntazır olmak; yukâlu: تَطَلَّعْتُ إِلَى وُرُودِ كِتَابِكَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı