et-teyhûr ~ اَلتَّيْهُورُ

Kamus-ı Muhit - التيهور maddesi

اَلتَّيْهُورُ [et-teyhûr] (طَيْفُورٌ [ṯayfûr] vezninde) Düz ve oturaklı yere denir, arz-ı mutma΄inne maʹnâsına. Ve derenin yukarısıyla aşağısı beynine denir ki murâd tepesiyle dibinin aralığıdır. Kezâlik dağın tepesiyle aşağısının aralığına denir ki yöresi olacaktır. Ve hod-bîn ve hod-pesend ve müdemmig kişiye denir; yukâlu: رَجُلٌ تَيْهُورٌ أَيْ تَائِهٌ مُتَكَبِّرٌ Ve deryânın tepe gibi yüksek dalgasına denir. Ve şol kumluğa ve kumdan tepeye denir ki onda cürüf yaʹnî sel suyu yardığı yâr ola. Cemʹi تَيَاهِيرُ [teyâhîr] ve تَيَاهِرُ [teyâhir] gelir.

Vankulu Lugatı - التيهور maddesi

اَلتَّيْهُورُ [et-teyhûr] (tâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnu ve hâ’nın zammıyla) Şol kumdur ki onu sel yığmış ola. Ve bu makâmda sâhib-i Ṡurâḩ’ın تَيْهُورٌ [teyhûr] “bi’l-fethi rîk-i tûde” dediği sehv olduğu zâhir olur ki tûde tepecik deme olur. Ve bizim [dediğimizi] Esâs’ta Zemaḣşerî’nin تَيْهُورٌ مِنَ الرَّمْلِ هُوَ الَّذِي يَنْهَارُ وَلَا يَتَمَاسَكُ dediği te΄yîd eder, gûyâ ki sâhib-i Ṡurâḩ, Cevherî’nin cîm’le مَا لَهُ جُرُفٌ dediğin ḩâ-i mühmele ile zuʹm etmiştir. Ve kaçan bir kimse ayağın gitmiş olsa بِهِ تَيْهٌ تَيْهُورٌ derler. Ve تَيْهٌ [teyh] تَائِهٌ [tâ΄ih] maʹnâsına mübâlaga ile azmak demek olur. Vallâhu aʹlemu.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı