اَلْحَنُّ [el-ḩann] (ḩâ’nın fethiyle) Mihrübânlık eylemek maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin cünûn maʹnâsınadır. Ve menʹ ve sarf eylemek maʹnâsına masdardır; tekûlu: حُنَّ عَنِّي شَرَّكَ حَنًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ أَيْ كُفَّهُ وَاصْرِفْهُ وَيُقَالُ حَنَّهُ حَنًّا إِذَا صَدَّهُ وَصَرَفَهُ
اَلْحِنُّ [el-Ḩinn] (ḩâ’nın kesriyle) Cinn tâ΄ifesinden bir kabîle ve cemâʹat ismidir, aslâ beyâzı olmayan siyâh kelb onlardandır, ʹalâ-kavlin cinn tâ΄ifesinin zuʹafâsına denir yâhûd kelblerine denir yâhûd ins ile cinn beyninde bir cins mahlûk ismidir. Kâle’ş-şârih fi’n-Nihâye ve fî hadîsi ʹAlî radıyallâhu ʹanhu: “إِنَّ هَذِهِ الْكِلَابَ الَّتِي لَهَا أَرْبَعَةُ أَعْيُنٍ مِنَ الْجِنِّ” وَهُمْ حَيٌّ مِنَ الْجِنِّ مِنْهُمُ الْكِلَابُ السُّودُ الْبُهْمُ أَوْ سَفِلَةُ الْجِنِّ وَضُعَفَاؤُهُمْ أَوْ كِلَابُهُمْ أَوْ خَلْقٌ بَيْنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ
اَلْحَنُّ [el-ḩann] (ḩâ’nın fethi ve nûn’un teşdîdiyle) Menʹ etmek; yukâlu: حَنَّ عَنِّي يَحُنُّ حَنًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا صَدَّ وَيُقَالُ أَيْضًا مَا تَحُنُّنِي شَيْئًا مِنْ شَرِّكَ أَيْ مَا تَصْرِفُهُ عَنِّي Yaʹnî şirki benden menʹ eylemez.
اَلْحِنُّ [el-ḩinn] (ḩâ’nın kesri ve nûn’un teşdîdiyle) Tâ΄ife-i cinnden bir cemâʹatin ismidir. Ve baʹzılar eyitti: حِنٌّ [ḩinn] جِنٌّ [cinn]le إِنْسٌ [ins] beyninde bir cins mahlûktur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı