اَلْخَذْقُ [el-ḣažḵ] (ḣâ’nın fethi ve žâl’ın sükûnuyla) Kuş çımkırmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَذَقَ الطَّائِرُ خَذْقًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا ذَرَقَ Baʹzılar bunu dogan kısmının çımkırmasına tahsîs eylediler. Ve
خَذْقٌ [ḣažḵ] Davarı yürütmek için üvendire makûlesiyle dürtmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَذَقَ الدَّابَّةَ إِذَا نَخَسَهَا بِحَدِيدَةٍ وَغَيْرِهَا لِتَجِدَّ فِي سَيْرِهَا Ve
خَذْقٌ [ḣažḵ] Fışkıya denir; yukâlu: رَمَاهُ بِالْخَذْقِ أَيِ الرَّوْثِ
اَلْخَذْقُ [el-ḣažḵ] (ḣâ’nın fethi ve žâl-ı muʹcemenin sükûnuyla) Kuş necâsetin atmak, sağnamak maʹnâsına; yukâlu: خَذَقَ الطَّائِرُ يَخْذُقُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالثَّانِي Ve Muʹâviye’ye أَتَذْكُرُ الْفِيلَ dediler, eyitti: أَذْكُرُ خَذْقَتَهُ Yaʹnî “Fîlin necâsetin remy etmesin, tezekkür ederim” dedi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı