اَلْخِنَّبُ [el-ḣinneb] (قِنَّبٌ [ḵinneb] vezninde) ve
اَلْخِنَّابُ [el-ḣinnâb] (ḣâ’nın kesri ve nûn’un teşdîdiyle جِنَّانٌ [cinnân] vezninde) Ki şevâzdandır ve
اَلْخَنَابُ [el-ḣanâb] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Şol tavîl ve ahmak kişiye denir ki reviş ve atvârı nesak-ı vâhid üzere olmayıp dâ΄imâ muhtelic ve muztarib ola, gâh şöyle edecek ve gâh böyle edecek olup hâsılı “تَمِيمِيٌّ مَرَّةً وَشَرَفِيٌّ أُخْرَى” telvîni üzere bir hâlde sâbit olamaz ola; yukâlu: رَجُلٌ خِنَّبٌ وَخِنَّابٌ وَخَنَابٌ أَيْ طَوِيلٌ أَحْمَقُ مُخْتَلِجٌ Ve
خِنَّابٌ [ḣinnâb] (جِنَّانٌ [cinnân] vezninde) İri burunlu kişiye denir.
اَلْخِنَّابُ [el-ḣinnâb] Şol kişidir ki tavîlü’l-kâme ola. Ve خِنَّابٌ [ḣinnâb] şâzz olan kelimelerdendir, zîrâ فِعَّالٌ [fiʹʹâl] vezni üzere olmak esmâda asl budur ki iki harf-i tadʹîfin biri yâ’ya münkalib ola, دِينَارٌ [dînâr] ve قِيرَاطٌ [ḵîrâṯ] gibi, masdara mültebis olmasın diye meger ki âhirine hâ-i te΄nîs lâhık ola ki bu dem kalb olunmaz iltibâs mündefiʹ olduğu için, دِنَّابَةٌ [dinnâbet] ve صِنَّارَةٌ [ṡinnâret] gibi. Ve دِنَّابَةٌ [dinnâbet] kasîr maʹnâsına ve صِنَّارَةٌ [ṡinnâret] mühmeleynle kalkanın yapışacak yeri.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı