اَلرَّدْسُ [er-reds] (كَدْسٌ [keds] vezninde) Bir adama taş atmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَسَ الْقَوْمَ رَدْسًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا رَمَاهُمْ بِحَجَرٍ Ve مِرْدَسٌ [mirdes] ve مِرْدَاسٌ [mirdâs] dedikleri nesne ile duvarı yâ yeri düzetmek için rîze rîze eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَسَ الْحَائِطَ وَالْأَرْضَ إِذَا دَكَّهُ بِشَيْءٍ يُقَالُ لَهُ الْمِرْدَسُ وَالْمِرْدَاسُ Ve bir nesneyi kırıp pâre pâre ufatmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَسَ الْحَجَرَ بِالْحَجَرِ رَدْسًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا كَسَرُه Ve bir nesneyi iletmek maʹnâsınadır; yukâlu: رَدَسَ بِالشَّيْءِ إِذَا ذَهَبَ بِهِ
اَلرَّدْسُ [er-reds] (râ’nın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Taşla atmak; yukâlu: رَدَسْتُ الْقَوْمَ أَرْدُسُهُمْ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا رَمَيْتَهُمْ بِحَجَرٍ Ve
رَدْسٌ [reds] Gitmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: مَا أَدْرِي أَيْنَ رَدَسَ أَيْ أَيْنَ ذَهَبَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı