er-redf ~ اَلرَّدْفُ

Kamus-ı Muhit - الردف maddesi

اَلرَّدْفُ [er-redf] (râ’nın fethiyle) Tâbiʹ olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَدِفَهُ وَرَدَفَهُ رَدْفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالْأَوَّلِ إِذَا تَبِعَهُ Ve birbirinin ardınca zuhûr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: رَدِفَتِ النُّجُومُ إِذَا تَوَالَتْ

اَلرِّدْفُ [er-ridf] (râ’nın kesriyle) Râkibin ensesine binen adama denir; yukâlu: هُوَ رِدْفُهُ أَيْ رَاكِبٌ خَلْفَهُ Ve mutlakan bir şey΄e tâbiʹ ve peyrev olana ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ رِدْفُهُ أَيْ تَابِعٌ لَهُ Ve

رِدْفٌ [Ridf] Nesr-i vâkiʹ nâm sûret-i felekiyyeye karîb bir kevkebin ismidir. Ve bir iş zımnında olan tebiʹa ve mazlemeye ıtlâk olunur; yukâlu: هَذَا أَمْرٌ لَيْسَ لَهُ رِدْفٌ أَيْ تَبِعَةٌ Bunda fethateynle de câ΄izdir. Ve

رِدْفٌ [Ridf] bir dağın adıdır. Ve leyl ve nehâra رِدْفَانِ [ridfân] ve her birine bi’n-nisbe رِدْفٌ [ridf] ıtlâk olunur; tekûlu: لاَ أَفْعَلُهُ ذَلِكَ مَا تَعَاقَبَ الرِّدْفَانِ أَيِ اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ Ve رِدْفُ الْمَلِكِ [ridfu’l-melik] Zamân-ı Câhiliyye’de mülûkün vezîri makâmında olan kimseye denir idi ki ʹâdetleri üzere dâ΄imâ meclis-i şâhîde pâdişâhın sağ cânibinde kuʹûd ve pâdişâh bâde nûş eyledikte ʹakibinde o nûş eder idi. Ve pâdişâh sefere gittikte kâ΄im-i makâmı olur idi; cemʹi أَرْدَافٌ [erdâf]tır; yukâlu: هُوَ مِنَ الرَّوَادِفِ وَلَيْسَ مِنَ الْأَرْدَافِ أَيْ مِنَ الْأَتْبَاعِ وَلَيْسَ مِنَ الَّذِينَ يَجْلِسُونَ عَنْ يَمِينِ الْمَلِكِ وَيَشْرَبُونَ بَعْدَهُ وَيَخْلُفُونَهُ إِذَا غَزَا وَهُمُ الْوُزَرَاءُ Ve

رِدْفٌ [ridf] ʹArûziyyûn ʹörfünde şiʹrde şol harf-i sâkine denir ki harf-i medd ü lînden olup revî harfinden evvel vâkiʹ ola ve kendisiyle harf-i revî beyninde harf-i âher olmaya; meselâ الْبَالِي kelimesinde vâkiʹ elif ve مَشِيبٌ kelimesinde yâ΄ ve سُرْحُوبٌ kelimesinde vâv ve رَمَيْنَا kelimesinde yâ΄ ve صَوْبٌ kelimesinde vâv gibi. Ve şol رِدْفَانِ [ridfân] ki tesniye bünyesiyledir, Lebîd’in bir sefîne vasfında inşâd eylediği işbu “فَالْتَامَ طَابِقُهَا الْقَدِيمُ فَأَصْبَحَتْ || مَا إِنْ يُقَوِّمُ دَرْأَهَا رِدْفَانِ” beytinde vâkiʹdir, murâd sefînenin kıçında olan iki mellâhtır. طَابِقٌ [ṯabiḵ] geminin dümenine denir. Ve Cerîr nâm şâʹirin işbu: “مِنْهُمْ عُتَيْبَةُ وَالْمُحِلُّ وَقَعْنَبٌ || وَالْحَنْتَفَانِ وَمِنْهُمُ الرِّدْفَانِ” beytinde vâkiʹ رِدْفَانِ [Ridfân]dan murâd ʹAttâb b. Heremî nâm kimsenin oğulları Ḵays ile ʹAvf’tır yâhûd Mâlik b. Nuveyre ile Benû Rebâḩ b. Yerbûʹdan bir şahs-ı dîgerdir.

Vankulu Lugatı - الردف maddesi

اَلرَّدْفُ [er-redf] (râ’nın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Bir nesneye tâbiʹ olmak; yukâlu: رَدِفَهُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ yukâlu: كَانَ نَزَلَ لَهُمْ أَمْرٌ وَرِدْفٌ لَهُمْ آخَرُ أَعْظَمُ مِنْهُ

اَلرِّدْفُ [er-ridf] (râ’nın kesri ve dâl’ın sükûnuyla) Râkib olan kimsenin ardına binen kimsedir. Ve her nesne ki bir nesneye tâbiʹ ola ona رِدْفٌ [ridf]derler; yukâlu: هَذَا أَمْرٌ لَيْسَ لَهُ رِدْفٌ أَيْ تَبِعَةٌ Ve

رِدْفٌ [ridf] Şiʹrde şol harf-i sâkine derler ki harf-i medd harf-i lînden olup harf-i revîden mukaddem ola ve kendi ile harf-i revînin arasında âhar harf olmaya.Eger رِدْفٌ [ridf] elif olursa onunla âhar harf câ΄iz olmaz ve eger vâv olursa onunla yâ mukârin olmak câ΄iz olur. Ve

رِدْفٌ [ridf] Zamân-ı câhiliyyette vezîr olan kimseye de derler, nitekim gelir inşâallâhu taʹâlâ. Ve

رِدْفٌ [ridf] Sağrıya ve kuyruğa dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı