اَلزَّرَابِيُّ [ez-zerâbiyy] (شَرَابِيٌّ [şerâbiyy] vezninde) زِرْبِيٌّ [zirbiyy] kelimesinden cemʹdir; zây’ın kesri ve bâ-yı meksûre ile. Küçük yastığa denir, koltuk yastığı gibi. نُمْرُقَةٌ [numruḵat] maʹnâsına. Ve döşemeye denir, kâlîçe ve zîlû ve kilim gibi Yâhûd mutlakan döşenilip ve ittikâ olunacak nesneye denir. Ümmehât-ı sâ΄irede fâhir ve nefîs kâlîçe ve nihâlî ile müfesserdir ki Fârisîde şâdırvân denir ve Beyḋâvî’de ﴿وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ وَزَرَابِيُّ مَبْثَوثَةٌ﴾ الآية kerîmesinde fâhir ve nefîs bisât ile müfesserdir. Ve
زَرَابِيٌّ [zerâbiyy] Sararmış otlara denir; ʹalâ-kavlin kızarıp lâkin henüz kendide hudret eseri olan otlara denir ki baʹzı nebât kurumağa yüz tuttukta o gûne olur.
اَلزَّرَابِيُّ [ez-zerâbiyy] (fethateynle ve bâ’nın kesriyle ve yâ›nın teşdîdiyle) Ulu kilimler ki evler yüzüne döşerler. Baʹzılar günlük dedikleri nesnedir dediler, sâyebân maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı