اَلسَّاحِلُ [es-sâḩil] Deniz yalısına denir; yukâlu: قَعَدَ بِالسَّاحِلِ أَيْ رِيفِ الْبَحْرِ وَشَاطِئِهِ Ve bu maklûbdur, zîrâ soymak maʹnâsına olan سَحْلٌ [saḩl]den me΄hûz olmakla kıyâs olan مَسْحُولٌ [mesḩûl] olmaktır, zîrâ yalıyı su sadme ile سَحْلٌ [saḩl] ve takşîr eder yâhûd muzâf mukadderdir ki ذُو سَاحِلٍ [žû sâḩil] demektir, سَحْلٌ [saḩl] edici su sâhibi demek olur, zîrâ su medd ve cezr ile kıyının kışrını sıyırıp götürür. Mütercim der ki baʹzılar ﴿عِيشَةٍ رَاضِيَةٍ﴾ kabîlinden ve baʹzılar niseb üzere de iʹtibâr ettiler.
اَلسَّاحِلُ [es-sâḩil] (ḩâ’nın kesriyle) Deryâ kenârıdır, شَاطِئُ الْبَحْرِ maʹnâsına. İbn Dureyd eyitti: سَاحِلٌ [sâḩil] maklûbdur, zîrâ hakîkatte مَسْحُولٌ [mesḩûl] maʹnâsınadır, bahr onu سَحْلٌ [saḩl] ettiği için yaʹnî soyduğu için.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı