اَلشَّنُّ [eş-şenn] (şîn’in fethi ve nûn’un teşdîdiyle) Dağıtmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَنَّ الْمَاءَ عَلَى الشَّرَابِ شَنًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا فَرَّقَهُ Ve düşman üzere her taraftan çapul ile üşüntü ettirmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: شَنَّ الْغَارَةَ عَلَيْهِمْ إِذَا صَبَّهَا مِنْ كُلِّ وَجْهٍ Ve
شَنٌّ [şenn] Eski küçük kırbaya denir, شَنَّةٌ [şennet] dahi denir hâ’yla; cemʹi شِنَانٌ [şinân] gelir şîn’in kesriyle. Ve Ḩafṡ b. ʹÖmer b. Murre eş-Şennî sahâbîdir. Ve ʹUḵbe b. Ḣâlid ve ʹÖmer b. el-Velîd ve Ṡalt b. Ḩabîb et-Tâbiʹî eş-Şenniyyûn muhaddislerdir. Ve Şenn b. Aḵṡâ bir cemâʹatin pederidir. Ve minhu’l-meselu: “وَافَقَ شَنٌّ طَبَقَةَ” Mesel-i mezbûr “ط،ب،ق” mâddesinde beyân olundu. Ve Aʹver-i Şennî nâm şâʹir o cemâʹattendir.
اَلشَّنُّ [eş-şenn] (şîn’in fethi ve nûn’un teşdîdiyle) Su saçmak; yukâlu: شَنَّ الْمَاءَ عَلَى الشَّرَابِ إِذَا فَرَّقَهُ عَلَيْهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı