el-ʹamem ~ اَلْعَمَمُ

Kamus-ı Muhit - العمم maddesi

اَلْعَمَمُ [el-ʹamem] (fethateynle) عَمِيمٌ [ʹamîm]in maʹnâ-yı evvelinden ismdir, çokluğa ve firâvânlığa denir; yukâlu: فِيهِ عَمَمٌ أَيْ كَثْرَةٌ وَاجْتِمَاعٌ Ve insânın ve sâ΄irin bünye ve hilkatlerinde olan büyüklüğe ve iriliğe denir. Ve mutlakan tâmm ve ʹâmm olan nesneye denir; yukâlu: أَمْرٌ عَمَمٌ أَيْ تَامٌّ عَامٌّ Ve خَاصَّةٌ [ḣâṡṡat] mukâbili olan عَامَّةٌ [ʹâmmet]ten ism-i cemʹ olur. Ve herkese hayr ve menfaʹati şâmil olan hayrlı neffâʹ adama denir, مِعَمٌّ [miʹamm] gibi, ke-mâ se-yuzkeru.

اَلْعُمُمُ [elʹumum] (zammeteynle) عَمِيمٌ [ʹamîm] lafzından cemʹdir, ʹâmm ve tâmm ve kâmil olan eşyâya denir; ve minhu yukâlu: اِسْتَوَى عَلَى عُمُمِهِ أَيْ تَمَامِ جِسْمِهِ وَمَالِهِ وَشَبَابِهِ

Vankulu Lugatı - العمم maddesi

اَلْعَمَمُ [el-ʹamem] (fethateynle) Tamâm olan cism; yukâlu: جِسْمٌ عَمَمٌ أَيْ تَامٌّ

اَلْعُمُمُ [el-ʹumum] (zammeteynle) Cemʹi, tamâm olan nesneler maʹnâsına, سَرِيرٌ [serîr]le سُرُرٌ [surur] ve رَغِيفٌ [reġîf]le رُغُفٌ [ruġuf] gibi. Ve

عُمُمٌ [ʹumum] Bir kimsenin kaddı ve aʹzâsı tamâm olmağa dahi derler; yukâlu: إِسْتَوَى فُلَانٌ عَلَى عُمُمِهِ يُرِيدُونَ بِهِ تَمَامَ جِسْمِهِ وَشَبَابِهِ وَحَالِهِ Ve fî hadîsi ʹUrve b. ez-Zuyer hîne zekere Uḩayḩa b. el-Celâḩ ve kavle ahvâlihi fîhi: “كُنَّا أَهْلَ ثُمِّهِ وَرُمِّهِ حَتَّى اسْتَوَى عَلَى عُمُمِهِ” وَقَدْ يُشَدَّدُ الْمِيمُ لِلْاِزْدِوَاجِ Yaʹnî عُمُمِهِ kelimesinin mîm’i idgâm olunup müşedded kılınır, münâsebet için. Ve ثُمٌّ [šamp;umm] ve رُمٌّ [rumm] meremmet ve ıslâh maʹnâsınadır, yaʹnî mezbûru büyütüp hâsıl kıldık. Ve

عَمِيمٌ [ʹamîm] بُهْمَى [buhmâ] dedikleri otun dahi kurusuna derler. Ve

عَمِيمٌ [ʹamîm] Samîm maʹnâsına da gelir ki hâlis demek olur; yukâlu: هُوَ مِنْ عَمِيمِهِمْ أَيْ مِنْ صَمِيمِهِمْ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı