el-ʹummâ ~ اَلْعُمَّى

Kamus-ı Muhit - العمى maddesi

اَلْعُمَّى [el-ʹummâ] (رُبَّى [rubbâ] vezninde) Ölümcül adamlara ıtlâk olunur, gûyâ ki عَامِي [ʹâmî] lafzından cemʹdir ki ölüp ve diri kalacağı müştebihtir; yukâlu: تَرَكْنَاهُمْ عُمَّى أَيْ أَشْرَفُوا عَلَى الْمَوْتِ

اَلْعَمَى [el-ʹamâ] (عَصَا [ʹaṡâ] vezninde) Bir adamın sonradan gözleri bütün kör ve nâ-bînâ olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَمِيَ الرَّجُلُ عَمًى مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ذَهَبَ بَصَرُهُ كُلُّهُ Şârih der ki iki gözün kör olmasına hâsstır, bir gözde istiʹmâl olunmaz. Ve göze dahi vasf olur; yukâlu: عَمِيَتْ عَيْنَاهُ İntehâ. Ve

عَمَى [ʹamâ] Kalb kör olmak maʹnâsına da müstaʹmeldir ki murâd cehl ve belâdet ve kasâvettir; yukâlu: عَمِيَ الرَّجُلُ إِذَا ذَهَبَ بَصَرُ قَلْبِهِ Ve bu maʹnada إِفْعَالٌ [ifʹâl] bâbından vârid olmaz, niteki maʹnâ-yı evvelde vârid olur, ke-mâ se-yuzkeru. Ve

عَمَى [ʹamâ] Kadd ve kâmete denir. Ve uzunluğa denir; yukâlu: مَا أَحْسَنَ عَمَاهُ أَيْ قَامَتْهُ أَوْ طُولَهُ Ve toza denir, غُبَارٌ [ġubâr] maʹnâsına.

Vankulu Lugatı - العمى maddesi

اَلْعُمَّى [el-ʹummâ] (ʹayn’ın zammı ve mîm’in teşdîdiyle ve elifin kasrıyla رُبَّى [rubbâ] vezni üzere mevte karîb olan kimseler; tekûlu: تَرَكْنَاهُمْ عُمَّى إِذَا اَشْرَفُوا عَلَى الْمَوْتِ Ve رُبَّى [rubbâ] râ΄-i mühmele ve bâ΄-i muvahhade ile cemâziye’l-ûlâ ayının ismidir.

اَلْعَمَى [el-ʹamâ] (ʹayn’ın fethi ve elifin kasrıyla) Gözün görmesi zâ΄il olmak, zehâbu’l-basar maʹnâsına; yukâlu: عَمِيَ عَمًى مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve bir nesne mültebis olmağa dahi derler; yukâlu: عَمِيَ عَلَيْهِ الْأَمْرُ إِذَا الْتَبَسَVe minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿فَعَمِيَتْ عَلَيْهِمُ الْأَنْبَاءُ يَوْمَئِذٍ﴾ (القصص، 66)

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı