اَلْعَوْرَاءُ [el-ʹavrâ΄] (حَمْرَاءُ [ḩamrâ΄] vezninde) أَعْوَرُ [aʹver]in mü΄ennesidir. Ve kelime-i kabîhaya yâhûd fiʹle-i kabîhaya vasf olur; yukâlu: بَدَتْ مِنْهُ كَلِمَةٌ وَ فِعْلَةٌ عَوْرَاءُ أَيْ قَبِيحَةٌ Ve şaşı gözlü hatuna ıtlâk olunur, حَوْلاَءُ [ḩavlâ΄] maʹnâsına. Şârih der ki ʹArablar şaşı adama أَحْوَلُ [aḩvel] ve حَوْلاَءُ [ḩavlâ΄] dedikleri gibi أَعْوَرُ [aʹver] ve عَوْرَاءُ [ʹavrâ΄] dahi derler.
اَلْعَوْرَاءُ [el-ʹavrâ΄] (ʹayn’ın fethi ve vâv’ın sükûnu ve elifin meddiyle) أَعْوَرٌ [aʹver]in mü΄ennesi. Ve
عَوْرَاءُ [ʹavrâ΄] Şol sahrâya derler ki onun suyu olmaya; yukâlu: فَلَاةٌ عَوْرَاءُ إِذَا لَمْ يَكُنْ فِيهَا مَاءٌ Ve
عَوْرَاءُ [ʹavrâ΄] Kelime-i kabîhaya dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı