el-ḵârret ~ اَلْقَارَّةُ

Kamus-ı Muhit - القارة maddesi

اَلْقَرِيرَةُ [el-ḵarîret] (سَرِيرَةٌ [serîret] vezninde) ve

اَلْقَارَّةُ [el-ḵârret] (حَارَّةٌ [ḩarret] vezninde) Beşâret ve meserret sebebiyle rûşen olan göze ıtlâk olunur; yukâlu: عَيْنٌ قَرِيرَةٌ وَقَارَّةٌ ve yukâlu: رَجُلٌ قَرِيرُ الْعَيْنِ أَيْ مَسْرُورٌ Ke-mâ zukire ânifen.

اَلْقَارَةُ [el-ḵâret] Şol küçük dağa denir ki sâ΄ir dağlardan munkatıʹ ve münferid ola. ʹAlâ-kavlin sahre-i ʹazîmeye denir. Yâhûd kara taşlık yere yâhûd siyâh kayaya denir. Cemʹi قَارَاتٌ [ḵârât] gelir ve قَارٌ [ḵarr] gelir ki cemʹ-i cinsidir ve قُورٌ [ḵûr] gelir ḵâf’ın zammıyla ve قِيرَانٌ [ḵîrân] gelir, جِيرَانٌ [cîrân] gibi. Ve dişi ayıya denir, دُبَّةٌ [dubbet] maʹnâsına. Ve bir kabîle adıdır ki bi’l-cümle tîr-endâzlardır; ve minhu’l-meselu: ḣقَدْ أَنْصَفَ الْقَارَةَ مَنْ رَمَاهَاḢ Şârihin beyânına göre aslı budur ki Ḵâret kabîlesinden bir adam Esed kabîlesinden bir kimseye müsâdif olup beynlerinde mübârezete dâ΄ir münâsebet açılmakla Ḵârî, Esedî’ye dedi ki “Seninle mübârezet imtihân edelim. Eğer murâd edersen ok yarışalım yâhûd güreş tutalım yâhûd müsâbaka edelim.” Esedî ok yarışmağı ihtiyâr eyledikte merd-i Ḵârî tîr-endâzlığına iʹtinâ΄ ve iʹtimâdı olmakla kelâm-ı mezbûru îrâd eyledi. Ve

قَارَةُ [Ḵâret] Şâm ülkesinde bir karye adıdır; hâlen Ḵâreler taʹbîr eyledikleridir ki Ḩimṡ câddesinde vâkiʹdir. Ve

قَارَةُ [Ḵâret] Baḩreyn kazâsında bir karye ve Dûme kurbünde bir hısn adıdır ve Eṯîṯ ile Şebʹâ΄ beyninde bir küçük dağın adıdır.

Vankulu Lugatı - القارة maddesi

اَلْقَارَّةُ [el-ḵârret] Mü΄ennesi; yukâlu: لَيْلَةٌ قَارَّةٌ

اَلْقَارَةُ [el-ḵâret] Yüksek olmayan tepe. Ve

قَارَةٌ [ḵâret] Dişi ayıya dahi derler, ḣırs-ı mâde maʹnâsına. Ve bir kabîlenin dahi ismidir. Ve قَارَةُ [ḵâret] dediklerine bâʹis bir yere cemʹ oldukları içindir ve bunlar atıcılıkla maʹrûf tâ΄ifedir. Ve fi’l-meseli: “قَدْ أَنْصَفَ الْقَارَةَ مَنْ رَمَاهَا”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı