اَلْقَاذِفُ [el-ḵâžif] ve
اَلْقُذُفُ [el-ḵužuf] (عُنُقٌ [ʹunuḵ] vezninde) قِذَافٌ [ḵižâf] gibi şol nâkaya denir ki ifrât-ı sürʹatinden nâşî dâ΄imâ kendisini develerin önlerine atıp cümlesinden ileri gider ola; yukâlu: نَاقَةٌ قِذَافٌ وَقَاذِفٌ وَقُذُفٌ إِذَا كَانَتْ تَتَقَدَّمُ مِنْ سُرْعَتِهَا وَتَرْمِي بِنَفْسِهَا أَمَامَ الْإِبِلِ Ve عُنُقٌ [ʹunuḵ] vezninde قُذُفٌ [ḵužuf] ve قَذَفَةٌ [ḵažefet] ve جَبَلٌ [cebel] vezninde قَذَفٌ [ḵažef] şol mevziʹe denir ki ondan ayak kayılıp aşağıya düşülür ola; yukâlu: مَوْضِعٌ قُذُفٌ وَقَذَفٌ إِذَا كَانَ زُلَّ عَنْهُ وَهُوِيَ Ve cânib maʹnâsınadır. Ve derenin ve çayın bir yakasına denir, iki yakasına قُذُفَانِ [ḵužufân] denir; cemʹi قُذُفَاتٌ [ḵužufât] gelir zammeteynle ve قِذَافٌ [ḵižâf] gelir, ḵâf’ın kesriyle.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı