اَلْكَيُّ [el-keyy] (kâf’ın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) Dağlağı makûlesiyle dâglamak ve dâg basmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَوَاهُ يَكْوِيهِ كَيًّا إِذَا أَحْرَقَ جِلْدَهُ بِحَدِيدَةٍ وَنَحْوِهَا
اَلْكَيُّ [el-keyy] (kâf’ın fethi ve yâ’nın teşdîdiyle) Döğün, dâg maʹnâsına. Ve
كَيٌّ [keyy] Döğün vurmak maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: “آخِرُ الدَّوَاءِ الْكَيُّ” وَلَا يُقَالُ آخِرُ الدَّاءِ الْكَيُّ Ve
كَيٌّ [keyy] Keskin nazarla nazar etmeğe dahi derler; yukâlu: كَوَاهُ بِعَيْنِهِ إِذَا أَحَدَّ إِلَيْهِ النَّظَرَ Ve
كَيٌّ [keyy] ʹAkreb ısırmağa dahi derler; tekûlu: كَوَتْهُ الْعَقْرَبُ إِذَا لَدَغَتْهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı