اَلثَّفَنُ [ešamp;-šamp;efen] (fethateynle) Bir maraz adıdır ki devenin ثَفِنَةٌ [šamp;efinet]lerinde tahaddüs eder. Ve Muslim b. Šefine yâhûd İbn Şaʹbiyye muhaddistir.
اَلثَّفْنُ [ešamp;-šamp;efn] (šamp;â’nın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Öte kakmak maʹnâsınadır; yukâlu: ثَفَنَهُ ثَفْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا دَفَعَهُ Ve bir adama tâbiʹ olmak ʹalâ-kavlin ensesinden gelmek maʹnâsınadır; yukâlu: ثَفَنَهُ إِذَا تَبِعَهُ أَوْ أَتَاهُ مِنْ خَلْفِهِ Ve deve bir adamı ثَفِنَةٌ [šamp;efinet]leriyle vurup çarpmak maʹnâsınadır; yukâlu: ثَفَنَتِ النَّاقَةُ إِذَا ضَرَبَتْ بِثَفِنَاتِهَا
اَلثُّفُنُ [ešamp;-šamp;ufun] (zammeteynle) Dağarcığın ve sofranın etrâfı ki çepçevre dikilmiştir.
اَلثَّفَنُ [ešamp;-šamp;efen] (fethateynle) El ʹamelden nasır bağlayıp berk olmak; yukâlu: ثَفِنَتْ يَدُهُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا غَلُظَتْ
اَلثَّفْنُ [ešamp;-šamp;efn] (šamp;â’nın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Deve bir nesneyi diziyle vurmak yâhûd döşü altına almak; yukâlu: ثَفَنَتْهُ النَّاقَةُ تَثْفِنُهُ ثَفْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ضَرَبَتْهُ بِثَفِنَاتِهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı