el-mâriyet ~ اَلْمَارِيَةُ

Kamus-ı Muhit - المارية maddesi

اَلْمُمْرِيَةُ [el-mumriyet] (مُحْسِنَةٌ [muḩsinet] vezninde) ve

اَلْمَارِيَةُ [el-mâriyet] (صَاحِبَةٌ [ṡâhibet] vezninde) Ak ve düz tüylü buzağısı olan ineğe denir. Zâhiren lisân-ı ʹavâmda dişi koyuna marya taʹbîri bundandır. Ve Mâriye bint Erḵam yâhûd bint Żâlim bir hatundur ki “خُذْهُ وَلَوْ بِقُرْطَيْ مَارِيَةَ” meselinin menşe΄idir. Aslı budur ki Mâriye-i merkûme mülûk-i Kinde evlâdından olmakla kulağına takındığı küpelerde iki yüz dînâr yâhûd kırk bin altın kıymetli bir cevher-i nefîs yâhûd güvercin yumurtası kadar iki şeh-dâne inci var idi ki misli mer΄î değil idi. Nefsine îsâr ile o küpeleri Kaʹbe-i muʹazzamaya ihdâ eylemekle hâzin-i hızâne-i Kaʹbe dahi alıp Beyt-i şerîf içre taʹlîk eyledi. Min baʹd bir nesneye tergîb ve ʹalâ-eyyi hâl ihrâz ve istihsâli husûsuna igrâ ve teşvîk zımnında kelâm-ı mezbûr mesel oldu. “بِقُرْطَيْ مَارِيَةَ” terkîbinde bâ΄ harfi mukâbile maʹnâsına olmakla “Onu ahz ve tahsîl eyle, eger mukâbilinde Mâriye’nin küpelerini dahi vermek iktizâ ederse de” demektir.

اَلْمَارِيَّةُ [el-mâriyyet] (teşdîd-i yâ’yla) Bedeni sîm-i sâfî gibi ak ve berrâk hatuna denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ مَارِيَّةٌ أَيْ بَيْضَاءُ بَرَّاقَةٌ

Vankulu Lugatı - المارية maddesi

اَلْمَارِيَّةُ [el-mâriyyet] (yâ’nın teşdîdiyle) Sıyrıncak olan nesne; yukâlu: قَطَاةٌ مَارِيَّةٌ إِذَا كَانَتْ مَلْسَاءَ Ve قَطَاةٌ [ḵaṯât] ḵâf’ın fethiyle ve ṯâ-i mühmele ile at sağrısıdır. Ve sâhib-i Ṡurâḩ bu makâmda قَطَاةٌ [ḵaṯât]ı maʹrûf olan döş maʹnâsına haml edip قَطَاةٌ مَارِيَّةٌ [ḵaṯâtu mâriyyet] “seng-hâre nerm peşm-i tâbân” demiştir, buʹdu hafî değildir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı