اَلْمَرِضُ [el-mariḋ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلْمَرِيضُ [el-marîḋ] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) ve
اَلْمَارِضُ [el-mâriḋ] Hastaya denir. مَرِضٌ [mariḋ] ile مَارِضٌ [mâriḋ]in cemʹi مِرَاضٌ [mirâḋ]dır mîm’in kesriyle ve مَرِيضٌ [marîḋ]in cemʹi مَرْضَى [merḋâ] ve مَرَاضَى [merâḋâ]dır, جَرْحَى [cerḩâ] ve جَرَاحَى [cerâḩâ] gibi. Şârih der ki mü΄ellif bunun bâbında teşvîş eylemiştir, zîrâ Miṡbâḩ’ın beyânına göre مَرِضَ مَرَضًا bâb-ı râbiʹden ve مَرَضَ مَرَضًا kıllet üzere bâb-ı evvelden vârid olmuştur.
اَلْمَرَضُ [el-maraḋ] (fethateynle) Tabîʹat sağ ve sâfî ve muʹtedil iken muzlim ve muztarib olmağa denir ki bedeni iʹtidâl-i mahsûsundan ihrâc edip efʹâline halel îrâs eder, hastalık taʹbîr olunur; yukâlu: أَخَذَهُ الْمَرَضُ وَهُوَ إِظْلاَمُ الطَّبِيعَةِ وَاضْطِرَابُهَا بَعْدَ صَفَائِهَا وَاعْتِدَالِهَا Ve
مَرَضٌ [maraḋ] ve
مَرْضٌ [marḋ] (فَرْضٌ [farḋ] vezninde) Masdar olurlar, hasta olmak maʹnâsına; yukâlu: مَرِضَ الرَّجُلُ مَرَضًا وَمَرْضًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَظْلَمَتْ طَبِيعَتُهُ وَاضْطَرَبَتْ بَعْدَ صَفَائِهَا وَاعْتِدَالِهَا ʹİnde’l-baʹz مَرَضٌ [maraḋ] fethateynle cismânîye ve فَرْضٌ [farḋ] vezninde nefsânîye mahsûstur ki kalbe ʹârız olan ʹilletten ʹibârettir yâhûd ikisi de cismânîde ve nefsânîde istiʹmâl olunur ki şekk ve nifâk ve fütûr ve zulmet ve noksân yaʹnî cehl ve sû΄-i ʹakîde ve hıkd ve hased ve hubb-ı meʹâsî makûlesi ʹillet ve inhirâftan ʹibârettir; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ﴾ أَيْ شَكٌّ وَنِفَاقٌ
اَلْمَرَضُ [el-maraḋ] (fethateynle) Hastalık, سُقْمٌ [suḵm] maʹnâsına; yukâlu: مَرِضَ فُلَانٌ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı