اَلْمُغِيبُ [el-muġîb] (مُجِيبٌ [mucîb] vezninde) ve
اَلْمُغِيبَةُ [el-muġîbet] (hâ’yla) ve
اَلْمُغْيِبُ [el-muġyib] (مُحْسِنٌ [muḩsin] vezninde) Kocası gâ΄ib ve nâ-bedîd olmuş hatuna denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ مُغْيِبٌ وَمُغِيبَةٌ وَمُغْيِبٌ أَيْ غَابَ زَوْجُهَا
اَلْغَيْبَةُ [el-ġaybet] (ġayn’ın fethiyle) ve
اَلْغِيَابُ [el-ġiyâb] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve
اَلْغَيْبُوبَةُ [el-ġaybûbet] (شَيْعُوعَةٌ [şeyʹûʹat] vezninde) ve
اَلْغُيُوبُ [el-ġuyûb] ve
اَلْغُيُوبَةُ [el-ġuyûbet] (ġayn’ların zammıyla) ve
اَلْمَغَابُ [el-meġâb] ve
اَلْمَغِيبُ [el-meġîb] (mîm’lerin fethiyle) Bunlar da masdarlardır, gâ΄ib ve nâ-bedîd olmak maʹnâsına; yukâlu: غَابَ الشَّيْءُ يَغِيبُ إِذَا بَطُنَ
اَلْغَيْبُ [el-ġayb] (bi’l-fethi) ve
اَلْغَيْبَةُ [el-ġaybet] (kezâlik bi’l-fethi) ve
اَلْغَيَابُ [el-ġayâb] ve
اَلْغُيُوبُ [el-ġuyûb] (bi-fethi’l-ġayni fi’l-evveli ve zammihâ fi’s-sânî) ve
اَلْمَغِيبُ [el-maġîb] (bi-fethi’l-mîm ve kesri’l-ġayn) Gâyib olmak; tekûlu: غَابَ عَنْهُ غَيْبًا وَغَيْبَةً وَغَيَابًا وَغُيُوبًا وَمَغِيبًا Ve gün dolunmak maʹnâsına da istiʹmâl olunur; yukâlu: غَابَتِ الشَّمْسُ أَيْ غَرَبَتْ Ve
غَيْبٌ [ġayb] Düz yere dahi derler, arz-ı mutma΄inne maʹnâsına. Ve
اَلْغُيَّبُ [el-ġuyyeb] (ġayn’ın zammı ve yâ’nın fethi ve teşdîdiyle) ve
اَلْغُيَّابُ [el-ġuyyâb] (ġayn’ın zammı ve yâ’nın teşdîdiyle) ve
اَلْغَيَبُ [el-ġayeb] (fethateynle) غَائِبٌ [ġâ΄ib]in cemʹi. Ve yâ elife kalb olunmadı yâ müteharrik olup mâ-kabli meftûh iken, zîrâ غَيَبٌ [ġayeb] صَيَدٌ [ṡayed]e teşbîh olunmuştur ki صَيَدٌ [ṡayed] masdardır بَعِيرٌ أَصْيَدُ den me΄hûzdur. Ve masdarda kalb olunmadığı asla delâlet eylesin içindir. Ve egerçi غَيَبٌ [ġayeb] cemʹ ve صَيَدٌ [ṡayed] masdardır velâkin câ΄izdir ki غَيَبٌ [ġayeb]le dahi masdar niyyet oluna. Ve أَصْيَدُ [aṡyed] şol deveye derler ki başın sağına ve soluna tahrîk edemeye li-marazin. Ve bu sebebden أَصْيَدُ [aṡyed] melike dahi ıtlâk olunur, kibrinden ötürü sağa ve sola iltifât etmediği için.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı