el-cebâb ~ اَلْجَبَابُ

Kamus-ı Muhit - الجباب maddesi

اَلْجَبَابُ [el-cebâb] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Kaht-ı şedîd maʹnâsınadır; yukâlu: أَصَابَهُمُ الْجَبَابُ أَيْ الْقَحْطُ الشَّدِيدُ

اَلْجَبَّابُ [el-cebbâb] (كَتَّانٌ [kettân] vezninde) Cübbe satan kimseye denir, ʹAbdulḵavî b. el-Cebbâb el-Mıṡrî muhaddisîndendir, ceddi Sûḵu’l-cibâb’da cübbe-fürûş olduğu için Cebbâb ıtlâk olundu. Ve Ḩâfıż Aḩmed b. Ḣâlid b. el-Cebbâb muhaddistir.

اَلْجُبَابُ [el-cubâb] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Kıtlık, kaht maʹnâsınadır. Ve bir vechile taleb ve ragbet taʹalluk eylemez olan heder ve beyhûde ve bî-hayr nesneye denir. Ve deve sütünün yüzünde köpük tarzında peydâ olan şey΄e denir ki deve sütü kaymak tutmadığını bilmeyenler onu kaymak zann ederler.

اَلْجَبُّ [el-cebb] (cîm’in fethi ve bâ’nın teşdîdiyle) ve

اَلْجِبَابُ [el-cibâb] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Kesmek, katʹ maʹnâsınadır; yukâlu: جَبَّ الشَّيْءَ جَبًّا وَجِبَابًا اِذَا قَطَعَهُ Ve hâyeleri dibinden kesip hâdım ve tavâşî kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَبَّ خُصْيَيْهِ اِذَا اسْتَأْصَلَهُ Ve hurmâ ağacına aşı vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَبَّ النَّخْلَةَ اِذَا لَقَّحَهَا Ve galebe eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَبَّ الْقَوْمَ اِذَا غَلَبَهُمْ

Vankulu Lugatı - الجباب maddesi

اَلْجُبَابُ [el-cubâb] (zamm-ı cîm’le) Şol nesnedir ki kaymak gibi deve sütünün yüzünde zâḩir olur, hâlâ ki deve sütünün kaymağı olmaz.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı