el-cebâr ~ اَلْجَبَارُ

Kamus-ı Muhit - الجبار maddesi

اَلْجَبَارُ [el-cebâr] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Makbere etrâfında olan ʹarsaya denir, فِنَاءُ الْجَبَّانِ [finâ΄u’l-cebbân] maʹnâsına.

اَلْجَبَّارُ [el-Cebbâr] (قَهَّارٌ [ḵahhâr] vezninde) ʹUlüvv ve ʹazamet ve kahr ve ʹizzet sâhibi Hak celle ve ʹalânın esmâ-i sıfâtiyyesinden bir ism-i şerîftir. Ve

جَبَّارٌ [cebbâr] Mahlûktan her ʹâtî ve mütemerride ıtlâk olunur, niteki جِبِّيرٌ [cibbîr] dahi denir, سِكِّيتٌ [sikkît] vezninde. Ve Cevzâ΄ burcunun ismidir.

اَلْجُبَارُ [el-cubâr] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Heder ve bâtıl ve beyhûde maʹnâsınadır; yukâlu: ذَهَبَ دَمُهُ جُبَارًا أَيْ هَدَرًا وَبَاطِلاً Ve جُبَارُ الْحَرْبِ [cubâru’l-ḩarb] diyet ve kısâs olmayan kana ıtlâk olunur. Ve sel suyuna denir. Ve her müfsid ve mühlik olan şey΄e جُبَارٌ [cubâr] ıtlâk olunur. Ve bir nesneden berî΄ü’z-zimmet olan kimseye denir; yukâlu: أَنَا مِنْهُ خَلاَوَةٌ وَجُبَارٌ أَيْ بَرِيءٌ Ve خَلاَوَةٌ [ḣalâvet] فَالِجٌ [fâlic] mâddesinde zikr olundu. Ve

جُبَارُ [cubâr] Sülâsâ΄ gününün ism-i kadîmidir; cîm’in kesriyle de lügattir. Ve Benû Ḣamîs b. ʹÂmir yurdunda bir suyun adıdır.

Vankulu Lugatı - الجبار maddesi

اَلْجَبِيرَةُ [el-cebîret] (cîm’in fethi ve bâ’nın kesriyle) ve

اَلْجِبَارُ [el-cibâr] (cîm’in kesriyle) Sargı yaʹnî kol bağı. Ve şol ağaçlar ki onunla sınık sararlar.

اَلْجَبَّارُ [el-cebbâr] (cîm’in fethi ve bâ’nın teşdîdiyle) Şol hurmâ ağacıdır ki ona el erişmez ola; yukâlu: نَخْلَةٌ جَبَّارَةٌ وَنَاقَةٌ جَبَّارَةٌ أَيْ عَظِيمَةٌ سَمِينَةٌ Ve

جَبَّارٌ [cebbâr] Şol kimseye derler ki gazaba geldikte katl eder ola.

اَلْجُبَارُ [el-cubâr] (cîm’in zammıyla) Heder ve zâyiʹ maʹnâsına; yukâlu: ذَهَبَ دَمُهُ جُبَارًا أَيْ هَدَرًا Ve fi’l-hadîsi: “اَلْمَعْدِنُ جُبَارٌ” Yaʹnî kaçan maʹden işleyenlerin üzerine maʹden yıkılsa demi heder olur, müste΄cire nesne lâzım olmaz. Ve

جُبَارٌ [cubâr] Sülâsâ gününün adıdır. Ve ʹArabların esmâ-i kadîmesindendir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı