el-cubbeh ~ اَلْجُبَّهُ

Kamus-ı Muhit - الجبه maddesi

اَلْجُبَّهُ [el-cubbeh] (سُكَّرٌ [sukker] vezninde) جُبَّاءُ [cubbâ΄] maʹnâsınadır ki رُمَّانٌ [rummân] veznindedir korkak adama denir; yukâlu: رَجُلٌ جُبَّهٌ أَيْ جُبَّاءُ

اَلْجَبَهُ [el-cebeh] (fethateynle) İsmdir, geniş alınlılık yâhûd yumru alınlılığa denir.

اَلْجَبْهُ [el-cebh] (cîm’in fethiyle) Bir adamın cebhesine vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَبَهَهُ جَبْهًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا ضَرَبَ جَبْهَتَهُ Ve bir adamı redd eylemek yâhûd bir hoşlanmadığı nesne söylemek yâhûd işlemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَبَهَهُ إِذَا رَدَّهُ أَوْ لَقِيَهُ بِمَكْرُوهٍ Ve ʹArablar filân suya varıp lâkin su çekecek yâhûd su alacak âlât ve edevâtı olmamakla hemân suyun yüzüne bakıp oturdu diyecek yerde جَبَهَ فُلَانٌ اَلْمَاءَderler, وَرَدَ الْمَاءَ وَلَا آلَةَ سَقْيٍ فَلَمْ يَكُنْ مِنْهُ إِلَّا النَّظَرُ إِلَى وَجْهِ الْمَاءِ maʹnâsına. Kezâlik yekûlûne: جَبَهَ الشِّتَاءُ الْقَوْمَ أَيْ جَاءَهُمْ وَلَمْ يَتَهَيَّؤُوا لَهُ Yaʹnî “Kendilere kış teveccüh edip bastı, lâkin aslâ levâzım ve mühimmâtından bir nesne tedârük ve tehyi΄e eylememişler idi.” Ve bunlar مُوَاجَهَةٌ [muvâcehet] maʹnâlarından me΄hûzlardır.

Vankulu Lugatı - الجبه maddesi

اَلْجَبْهُ [el-cebh] (cîm’in fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Bir kimsenin alnına vurmak; tekûlu: جَبَهْتُهُ إِذَا صَكَكْتَ جَبْهَتَهُ Ve

جَبْهَةٌ [cebhet] Bir kerîh nesne ile bir kimseye teveccüh etmeğe dahi derler; tekûlu: جَبَهْتُهُ بِالْمَكْرُوهُ Ve

جَبْهٌ [cebh] Kuyuya varmağa dahi derler, kuyunun âlât ve esbâbı hâzır değilken; yukâlu: جَبَهْنَا الْمَاءَ جَبْهًا أَيْ وَرَدْنَاهُ وَلَيْسَتْ عَلَيْهِ أَدَاةُ الْإِسْتِقَاءِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı