اَلْمَنُونُ [el-menûn] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Dehr ve zamâna ıtlâk olunur, katʹ maʹnâsındandır; yukâlu:دَارَ عَلَيْهِمُ الْمَنُونُ أَيِ الدَّهْرُ Ve رَيْبُ الْمَنُونِ [reybu’l-menûn] havâdis-i dehrden ʹibârettir. Ve ölüme ıtlâk olunur; yukâlu: مَنَّهُ الْمَنُونُ أَيِ الْمَوْتُ Ve bir adama nesne verdikte yâhûd bir iyilik eyledikte imtinân eden kimseye denir, مَنُونَةٌ [menûnet] dahi denir; yukâlu: رَجُلٌ مَنُونٌ وَمَنُونَةٌ أَيِ الْكَثِيرُ الْإِمْتِنَانِ Ve
مَنُونٌ [menûn] Şol hatuna denir ki mâl ve gınâsı için tezevvüc olunmakla her bâr kocasına imtinândan hâlî olmaz, ke-mâ se-yuzkeru. Ve
مَنُونَةٌ [menûnet] örümceğe denir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı