اَلنَّحْصُ [en-naḩṡ] (نَحْسٌ [naḩs] vezninde) Ve
اَلنَّاحِصُ [en-nâḩiṡ] Kısır olan hımâr-ı vahşiyyeye denir. Ve
نَحْصٌ [naḩṡ] Masdar olur. Bir kimsenin borçlusuna borcunu edâ eylemek maʹnâsına; tekûlu: نَحَصْتُ لَهُ بِحَقِّهِ نَحْصًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا أَدَّيْتَهُ عَنْهُ
اَلنُّحْصُ [en-nuḩṡ] (nûn’un zammıyla) Dağın dibine denir; أَصْلُ الْجَبَلِ [aṡlu’l-cebel] maʹnâsına.
اَلنُّحْصُ [en-nuḩṡ] (nûn’un zammı ve ḩâ’nın sükûnuyla) Dağın dibi, asl-ı cebel maʹnâsına. Ve fi’l-hadîsi: “يَا لَيْتَنِي غُودِرْتُ مَعَ أَصْحَابِ نُحْصِ الْجَبَلِ Ebû ʹUbeyd eyitti: hadîs-i şerîfte نُحْصٌ [nuḩṡ] asl-ı cebel maʹnâsına. Ve أَصْحَابُ نُحْصٍ [aṡḩâbu nuḩṡ]tan murâd gazâ-yı Uḩud’da katl olunanlardır, yâhûd onların gayrıdır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı