en-nucûd ~ اَلنُّجُودُ

Kamus-ı Muhit - النجود maddesi

اَلنُّجُودُ [en-nucûd] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir nesne belli ve ʹayân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَجَدَ الْأَمْرُ نُجُودًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا وَضَحَ وَاسْتَبَانَ

اَلنَّجُودُ [en-necûd] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Boynu uzun olan nâkaya ve dişi eşeğe denir, ʹalâ-kavlin gebe olmaz olanlarına denir; yukâlu: نَاقَةٌ نَجُودٌ وَأَتَانٌ نَجُودٌ أَيْ طَوِيلَةُ الْعُنُقِ أَوْ لاَ تَحْمِلُ Ve işlek ve revende nâkaya denir ki yolda sâ΄irleri sebk ve takaddüm eder ola; yukâlu: نَاقَةٌ نَجُودٌ أَيْ مَاضِيَةٌ مُتَقَدِّمَةٌ Ve sütü pek çok olan nâkaya denir; yukâlu: نَاقَةٌ نَجُودُ أَيْ مِغْزَارٌ Ve dâ΄imâ yüksek yerlere çöküp oturur olan nâkaya denir; yukâlu: نَاقَةٌ نَجُودٌ إِذَا كَانَتْ تَبْرُكُ عَلَى الْمَكَانِ الْمُرْتَفِعِ Ve şol nâkaya denir ki gûyâ sâ΄ir nâkalar ile muʹâraza eder gibi onlar sütü çok verince bu dahi çok verir ola; yukâlu: نَاقَةٌ نَجُودٌ كَأَنَّهَا تُنَاجِدُ الْإِبِلَ فَتَغْزُرُ إِذَا غَزُرْنَ Ve nebâlet ve meziyet ehli olan ʹâkile ve lebîbe hatuna denir. Cemʹi نَجْدٌ [nucud] gelir, كُتُبٌ [kutub] vezninde. Ve

نَجُودٌ [Necûd] Esâmîdendir: ʹÂṡım b. Ebi’n-Necûd b. Behdele kurrâdandır ve Behdele mûmâileyhin vâlidesi ismidir.

Vankulu Lugatı - النجود maddesi

اَلنُّجُودُ [en-nucûd] (zammeteynle) نَجْدٌ [necd]in cemʹidir, yüksek yerler. Ve kıymetli metâʹlar maʹnâsına ki onunla ev zînet ederler. Ve

اَلْأَنْجُدُ [el-encud] (hemzenin fethi ve cîm’in zammıyla) Kezâlik cemʹ; ve minhu kavluhum: فُلَانٌ طَلَّاعٌ أَنْجُدٍ وَطَلَّاعُ الثَّنَايَا إِذَا كَانَ سَامِيًا لِمَعَالِي الْأُمُورِ ʹÂlî mansıblara ve yüksek yerlere erişse.

اَلنَّجُودُ [en-necûd] (nûn’un fethi ve cîm’in zammıyla) Yaban hımârı ki yük götürmeye. Ve baʹzılar eyitti: Şol yaban hımârıdır ki uzun olup yüksek ola. ʹÂṡim b. Ebi’n-Necûd nûn’un fethiyle kurrâdan bir kimsenin adıdır.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı