اَلْوَازِعُ [el-vâziʹ] (zâ’nın kesriyle) Şol kimsedir ki ileri safa varıp onu ıslâh eyleye, takdîme ve te΄hîre muhtâc olan yerleri onara. Ve fî hadîsi Ebî Bekr radıyallâhu ʹanhu: وَقَدْ شُكِيَ إِلَيْهِ بَعْضُ عُمَّالِهِ “مَا كُنْتُ لِأُقَيِّدَ مِنْ وَزَعَةِ اللهِ” Ve وَزَعَةٌ [vezeʹat] وَازِعٌ [vâziʹ]in cemʹidir, yaʹnî Ḣudây taʹâlâ hizmetinde olanların menʹ olunması revâ değildir. Ve fî baʹzi’n-nüsahأَأَنَا أُقَيِّدُ وَالْمَعْنَى وَاحِدٌ عَلَى أَنْ يَكُونَ الْإِسْتِفْهَامُ لِلْإِنْكَارِ Ve
وَازِعٌ [vâziʹ] Sultân maʹnâsına da gelir. Kâle’l-Ḩasen el-Baṡrî: “لَا بُدَّ لِلنَّاسِ مِنْ وَازِعٍ” أَيْ مِنْ سُلْطَانٍ يَكُفُّهُمْ Ve gâh olur kelbe وَازِعٌ [vâziʹ] derler koyundan kurdu menʹ ettiği için.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı